"Bir sabah Türkler surları yararak şehre girdiler. Gemilerini de Okmeydanı'ndan kızaklarla Haliç'e indirmişlerdi. Haliç ve surlar, ateşler içinde yanıyordu. Türk ordusu Bizans'ı zaptetmişti. Kral Kostantin'in surlarda başı kesilerek öldürüldüğü söyleniyordu. O gün akşama doğru bütün şehir baştanbaşa Türkler tarafından ele geçirilmişti." İskender Fahrettin Sertelli, 1453 üst başlığıyla sunduğumuz üç romanında da aynı döneme, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u Bizans'tan almasına değinir. Konstantiniye'nin Son Günleri, fetih öncesi Bizans'ın başkentindeki psikolojiyi anlatırken; İstanbul'un İlk Günleri savaşın diğer cephesini, Osmanlıların hazırlıklarını ve psikolojilerini yansıtır. Yazarın daha sonra kaleme aldığı Fatih'in Çocukları ise aynı süreci iki çocuğun gözünden aktarır bu defa. İskender Fahrettin bu üç romanıyla, Fethi ve Fatihi olduğu kadar kendisini de ölümsüzleştirmiştir.
"Bir sabah Türkler surları yararak şehre girdiler. Gemilerini de Okmeydanı'ndan kızaklarla Haliç'e indirmişlerdi. Haliç ve surlar, ateşler içinde yanıyordu. Türk ordusu Bizans'ı zaptetmişti. Kral Kostantin'in surlarda başı kesilerek öldürüldüğü söyleniyordu. O gün akşama doğru bütün şehir baştanbaşa Türkler tarafından ele geçirilmişti." İskender Fahrettin Sertelli, 1453 üst başlığıyla sunduğumuz üç romanında da aynı döneme, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u Bizans'tan almasına değinir. Konstantiniye'nin Son Günleri, fetih öncesi Bizans'ın başkentindeki psikolojiyi anlatırken; İstanbul'un İlk Günleri savaşın diğer cephesini, Osmanlıların hazırlıklarını ve psikolojilerini yansıtır. Yazarın daha sonra kaleme aldığı Fatih'in Çocukları ise aynı süreci iki çocuğun gözünden aktarır bu defa. İskender Fahrettin bu üç romanıyla, Fethi ve Fatihi olduğu kadar kendisini de ölümsüzleştirmiştir.