Güneş kırmızı bir tepsi gibi ufkun üzerinde dururken, bulutlar renkli bir aleme bürünmüş... Çöl sonsuzluğun remzi. Kum tepelerinin her biri uyuyan bir dev...
Gökler ve çöller alabildiğine uzanırken bir adam yolları adımlıyordu. Bu musa'ydı.
Anladı ki bu ayaklar bu vücudu geçmeyecek... Ekmek torbasını yastık yaptı, kumların üzerine uzandı. Bulutlar gitmiş, yıldızlar parlıyordu.
"Gökleri silip süpüren kim?"
Yıldızlar kayıyordu, birilerini taşlarcasına...
Güneş kırmızı bir tepsi gibi ufkun üzerinde dururken, bulutlar renkli bir aleme bürünmüş... Çöl sonsuzluğun remzi. Kum tepelerinin her biri uyuyan bir dev...
Gökler ve çöller alabildiğine uzanırken bir adam yolları adımlıyordu. Bu musa'ydı.
Anladı ki bu ayaklar bu vücudu geçmeyecek... Ekmek torbasını yastık yaptı, kumların üzerine uzandı. Bulutlar gitmiş, yıldızlar parlıyordu.
"Gökleri silip süpüren kim?"
Yıldızlar kayıyordu, birilerini taşlarcasına...