Fransızca Orijinalinden Yeniden Çevrilmiş Tam Metin.
1940, Fransa. Parisliler şehri terk ederken, hayal edilebilecek her türden insani çılgınlık etrafı kaplamıştır; yiyecek olmayan bir kentte varlıklı bir anne tatlı aramaktadır, dünyaları parçalanmak üzereyken bile bir çift, işlerini kaybetme düşüncesinden korkmaktadır. Alman askerlerinin işgal ettiği yerlerde insanlar düşmanla birlikte yaşamayı öğrenmek zorundadır. Kendi köylerinde, evlerinde, hatta kalplerinde bile…
Alman subayı Bruno von Falk'un yerleştiği evin sahibesi, kocası savaş esiri olan Lucille, bu genç ve kibar askere karşı bastıramadığı hisler duymaya başlar. Çok geçmeden güçlü bir aşk onları bir araya getirecek ve savaşın trajedisinin kurbanları arasına sokacaktır.
Irene Nemirovsky Fransız Süiti'ni 1940'ta yazmaya başladı. Auschwitz'de yaşamını yitirdiği için, altmış beş yıl sonra kızının bulduğu romanının dünya çapında bir başyapıt olduğunu göremedi.
“Bütün engellere rağmen Fransız Süiti günümüze ulaştı. Boyun eğmemenin zaferi ve bir edebiyat başyapıtı.”
- The Sunday Times
“Olağanüstü bir eser, gerçek ve kurgunun, tarihin ve romancılığın çarpıcı bir bileşimi.”
- Houston Chronicle
“Harikulade.”
- The Washington Post Book World
“Etkileyici.”
- Newsweek
“Nemirovsky insanlığı anlıyor. Kayıp bir başyapıt.”
- O, The Oprah Magazine
“Olağanüstü… Proust'vari bir bakışın ve duyarlılığın ürünü; bazen komik bazen dokunaklı.”
-Time
“Sürükleyici… Parlak… Son derece büyüleyici.”
- The Nation
“Aşkın… Çarpıcı…Savaşın son başyapıtı.”
- Pittsburgh Post-Gazette
Fransızca Orijinalinden Yeniden Çevrilmiş Tam Metin.
1940, Fransa. Parisliler şehri terk ederken, hayal edilebilecek her türden insani çılgınlık etrafı kaplamıştır; yiyecek olmayan bir kentte varlıklı bir anne tatlı aramaktadır, dünyaları parçalanmak üzereyken bile bir çift, işlerini kaybetme düşüncesinden korkmaktadır. Alman askerlerinin işgal ettiği yerlerde insanlar düşmanla birlikte yaşamayı öğrenmek zorundadır. Kendi köylerinde, evlerinde, hatta kalplerinde bile…
Alman subayı Bruno von Falk'un yerleştiği evin sahibesi, kocası savaş esiri olan Lucille, bu genç ve kibar askere karşı bastıramadığı hisler duymaya başlar. Çok geçmeden güçlü bir aşk onları bir araya getirecek ve savaşın trajedisinin kurbanları arasına sokacaktır.
Irene Nemirovsky Fransız Süiti'ni 1940'ta yazmaya başladı. Auschwitz'de yaşamını yitirdiği için, altmış beş yıl sonra kızının bulduğu romanının dünya çapında bir başyapıt olduğunu göremedi.
“Bütün engellere rağmen Fransız Süiti günümüze ulaştı. Boyun eğmemenin zaferi ve bir edebiyat başyapıtı.”
- The Sunday Times
“Olağanüstü bir eser, gerçek ve kurgunun, tarihin ve romancılığın çarpıcı bir bileşimi.”
- Houston Chronicle
“Harikulade.”
- The Washington Post Book World
“Etkileyici.”
- Newsweek
“Nemirovsky insanlığı anlıyor. Kayıp bir başyapıt.”
- O, The Oprah Magazine
“Olağanüstü… Proust'vari bir bakışın ve duyarlılığın ürünü; bazen komik bazen dokunaklı.”
-Time
“Sürükleyici… Parlak… Son derece büyüleyici.”
- The Nation
“Aşkın… Çarpıcı…Savaşın son başyapıtı.”
- Pittsburgh Post-Gazette