“Hayat gibi kaydın parmaklarımın arasından Seyirci kaldım gidişine.
Şakacı baharlar gibi aldattın içimin erik ağacını.
Soldurdun bayırlarımdaki gelinciklerimi.
Gidişinle saklı bir kentte ateşe verdin gülümseyen papatyalarımı.
Düş kırıklığına oturdum lâcivertin sırıtışlarında. Gün, dünde kalırken, ayrılığın sızısı bugüne sarktı pencere kenarlarında.
Gittin ve sardın Sensizliği boynuma bir atkı gibi.
Yaslı bir bulut gelip, yaslanıyor şimdi kahverengi gözlerime. Kopuyor zihnin telâşıyla âsumandan yağmurlar. Mavi bir ateş tutuşturuyor tülden nârin kanatlarımı. Binlerce figân baş kaldırıyor bir lâhzada tenimde.”
“Hayat gibi kaydın parmaklarımın arasından Seyirci kaldım gidişine.
Şakacı baharlar gibi aldattın içimin erik ağacını.
Soldurdun bayırlarımdaki gelinciklerimi.
Gidişinle saklı bir kentte ateşe verdin gülümseyen papatyalarımı.
Düş kırıklığına oturdum lâcivertin sırıtışlarında. Gün, dünde kalırken, ayrılığın sızısı bugüne sarktı pencere kenarlarında.
Gittin ve sardın Sensizliği boynuma bir atkı gibi.
Yaslı bir bulut gelip, yaslanıyor şimdi kahverengi gözlerime. Kopuyor zihnin telâşıyla âsumandan yağmurlar. Mavi bir ateş tutuşturuyor tülden nârin kanatlarımı. Binlerce figân baş kaldırıyor bir lâhzada tenimde.”