Hastaneler umudun ve kederin, yaşamın ve ölümün birbiriyle tanıştığı, birbirine karıştığı mekânlar. Bazen bir müjdeyi duyurmak, bazen de yıkıcı bir kaybın haberini vermek için telaşla adımlanan hastane koridorları… Bu koridorlarda kendi derdinden birbirini görmeyen ya da kendi derdini unutup başkasının acısına içlenenler, hastalar, doktorlar, hemşireler, hastabakıcılar…
Sayılı Gün kitabıyla bizlere kader mahkûmlarının hikâyelerini anlatan Birol Tezcan, usta kalemini bu defa hastanelerde mahkûm kalanlar için oynatıyor.
Daha önce Biyopsinin Dondurma Üzerindeki Etkisi adlı kitapta bir araya gelen yirmi öykünün üzerine yedi öykü daha eklendi ve yirmi yedi öyküden oluşan Geçmiş Olsun kitabı ortaya çıktı.
İnsan neye isterse ona inanır. Kendini mutlu edecek şeylere daha çabuk inanır.
Sefer tasımızı, termosumuzu, yastığımızı, battaniyemizi bir de umudumuzu bekleyen hasta yakınlarına bırakıyoruz.
Hastane koridorları umutsuz çekilmiyor.
Hastaneler umudun ve kederin, yaşamın ve ölümün birbiriyle tanıştığı, birbirine karıştığı mekânlar. Bazen bir müjdeyi duyurmak, bazen de yıkıcı bir kaybın haberini vermek için telaşla adımlanan hastane koridorları… Bu koridorlarda kendi derdinden birbirini görmeyen ya da kendi derdini unutup başkasının acısına içlenenler, hastalar, doktorlar, hemşireler, hastabakıcılar…
Sayılı Gün kitabıyla bizlere kader mahkûmlarının hikâyelerini anlatan Birol Tezcan, usta kalemini bu defa hastanelerde mahkûm kalanlar için oynatıyor.
Daha önce Biyopsinin Dondurma Üzerindeki Etkisi adlı kitapta bir araya gelen yirmi öykünün üzerine yedi öykü daha eklendi ve yirmi yedi öyküden oluşan Geçmiş Olsun kitabı ortaya çıktı.
İnsan neye isterse ona inanır. Kendini mutlu edecek şeylere daha çabuk inanır.
Sefer tasımızı, termosumuzu, yastığımızı, battaniyemizi bir de umudumuzu bekleyen hasta yakınlarına bırakıyoruz.
Hastane koridorları umutsuz çekilmiyor.