Yalnız Türk ulusunun değil dünyanın çeşitli uluslarının da sessiz bir saygıyla andığı, Birinci Dünya Savaşı'nın en insancıl, en unutulmaz cephesi olmuş, insanoğlunun savaşma gücünden çok tinsel gücünü kanıtlamış olan Anafartalar Savaşı'ndan geriye on altı yaşındaki yiğitlerin mezarları, müzelerde sergilenen ilkel araç ve eşyalar, bir de yabancı askerlerin analarına, eşlerine gönderdikleri, onlardan aldıkları mektuplar kaldı. Elinizdeki kitap sıradan bir İngiliz askerinin gözünden bu büyük savaşı anlatmakta, politikacıların, generallerin ve amirallerin çizdiği savaş resminden çok farklı bir resmi, bir insanlık destanını sunmaktadır. Sıradan askerlerin günlüklerinden, mektuplarından ve kendileriyle yapılan konuşmalardan derlenmiş olan Gelibolu, okuru bu yakın geçmişe götürürken, bizleri resmi tarihin sayfalarından koparıp yaşanmış günlerin büyük hüzünlerine, küçük sevinçlerine ortak etmektedir.
Yalnız Türk ulusunun değil dünyanın çeşitli uluslarının da sessiz bir saygıyla andığı, Birinci Dünya Savaşı'nın en insancıl, en unutulmaz cephesi olmuş, insanoğlunun savaşma gücünden çok tinsel gücünü kanıtlamış olan Anafartalar Savaşı'ndan geriye on altı yaşındaki yiğitlerin mezarları, müzelerde sergilenen ilkel araç ve eşyalar, bir de yabancı askerlerin analarına, eşlerine gönderdikleri, onlardan aldıkları mektuplar kaldı. Elinizdeki kitap sıradan bir İngiliz askerinin gözünden bu büyük savaşı anlatmakta, politikacıların, generallerin ve amirallerin çizdiği savaş resminden çok farklı bir resmi, bir insanlık destanını sunmaktadır. Sıradan askerlerin günlüklerinden, mektuplarından ve kendileriyle yapılan konuşmalardan derlenmiş olan Gelibolu, okuru bu yakın geçmişe götürürken, bizleri resmi tarihin sayfalarından koparıp yaşanmış günlerin büyük hüzünlerine, küçük sevinçlerine ortak etmektedir.