Gelibolu Günlüğü Rus Gözüyle Gelibolu

Stok Kodu:
9789759044558
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
171
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2009-03
Çeviren:
Nesrin Bayraktar
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
Dnevnik Gallipoliytsa
9789759044558
528770
Gelibolu Günlüğü
Gelibolu Günlüğü Rus Gözüyle Gelibolu
10.00
1917 Ekim devriminden sonra çıkan iç savaş sonucunda Rusya'da Bolşevikler zafere ulaşır ve mağlup olan General P.N. Vrangel'in komutanlığında Beyaz Ordu, 1920 Kasım'ının başında son kalesi olan Kırım'ı da kaybederek, 130 gemi ile istanbul'a ulaşır. Gemilerdeki toplam mülteci sayısı yaklaşık 150.000 kadardı. 15 gün boyunca süren tartışmalardan sonra, Fransız işgal güçleri komutanlığı, beklemekten yorgun düşen insanlara karaya çıkma izni verdi ve daha sonra onları üç askeri kampta yerleştirmeye karar verdi. Don Kazak birliklerinin yerleşeceği birincisi istanbul yakınlarındaki Çatalca'da kurulmalı idi; Gelibolu yakınlarında kurulması planlanan ikincisinde Rus ordusunun tüm düzenli birliklerini içine alan 1.Kolordu yerleşecekti ve üçüncüsü Ege Denizi'nin kuzeyinde Lemnos adasında Kuban ve Tersk Kazakları için kurulmalı idi. Fransızlar kampta kalanlara gıda desteği verilmesine ve yerleşme için gerekli malzemenin temin edilmesine razı oldular. Bunun karşılığında tüm ticari gemilerle yükleri Fransa'ya teslim edildi. "Gelibolu'nun çevresi kendine özgü çekiciliğini yitirmiş; otlar, kış mevsimindeki gibi sarı; buğday neredeyse her yerde toplanmış; çiçekler solmuş. Parıldayan haşhaşlar kıpkırmızı. Küçük Asya'da bağlar yeşermiş. Bazı akşamlarda bahçelerde insanı şarhoş eden yasemin kokusu duyuluyor. Koyu kırmızı çiçekli nar ağaçları görülüyor. S. M. Sevlyakov'un evinin önünde akasyaya benzer bilinmeyen bir ağacın üstü; acaip, küçük, kuyruklu çiçeklerle kaplanmış. Gelibolu bahçelerinde Rus insanına (hatta Güney Rusya'da yaşayanlara) tanıdık ağaç az. Burada daha çok nar, insan eline benzer koyu renkli ve geniş yapraklı incir, badem, ayva, bazı yerlerde defne, manolya, zakkum ve mersin var. Evlerin yanındaki Türk mezarları (Ben şimdi kuşkulanıyorum, mezar mı bunlar?) hala bunlardan çok hoşlanıyorum; özellikle Kutepov'un evinin yanındaki küçük mezardan." "Gelibolu topraklarında son dakikalarımızı geçiriyoruz. Aleksiyevcilerin binişi bitmek üzere, sırada biz varız. Çocuklar "üzüm, üzüm" diye bağırıyor; Gallipoli'ye geldiğimizde "incir, incir" diye bağırıyorlardı. Fransızlar o zamanlar çoğunlukla kaba ve kibirliydiler, şimdiyse hattın üzerinde alışıldık Senegal devriyesi de yok. Yalnızca yüklemelerin değişmez üyesi şişman Teğmen Buse, hat üzerinde sırayla giden subay ve erleri sayıyor."
1917 Ekim devriminden sonra çıkan iç savaş sonucunda Rusya'da Bolşevikler zafere ulaşır ve mağlup olan General P.N. Vrangel'in komutanlığında Beyaz Ordu, 1920 Kasım'ının başında son kalesi olan Kırım'ı da kaybederek, 130 gemi ile istanbul'a ulaşır. Gemilerdeki toplam mülteci sayısı yaklaşık 150.000 kadardı. 15 gün boyunca süren tartışmalardan sonra, Fransız işgal güçleri komutanlığı, beklemekten yorgun düşen insanlara karaya çıkma izni verdi ve daha sonra onları üç askeri kampta yerleştirmeye karar verdi. Don Kazak birliklerinin yerleşeceği birincisi istanbul yakınlarındaki Çatalca'da kurulmalı idi; Gelibolu yakınlarında kurulması planlanan ikincisinde Rus ordusunun tüm düzenli birliklerini içine alan 1.Kolordu yerleşecekti ve üçüncüsü Ege Denizi'nin kuzeyinde Lemnos adasında Kuban ve Tersk Kazakları için kurulmalı idi. Fransızlar kampta kalanlara gıda desteği verilmesine ve yerleşme için gerekli malzemenin temin edilmesine razı oldular. Bunun karşılığında tüm ticari gemilerle yükleri Fransa'ya teslim edildi. "Gelibolu'nun çevresi kendine özgü çekiciliğini yitirmiş; otlar, kış mevsimindeki gibi sarı; buğday neredeyse her yerde toplanmış; çiçekler solmuş. Parıldayan haşhaşlar kıpkırmızı. Küçük Asya'da bağlar yeşermiş. Bazı akşamlarda bahçelerde insanı şarhoş eden yasemin kokusu duyuluyor. Koyu kırmızı çiçekli nar ağaçları görülüyor. S. M. Sevlyakov'un evinin önünde akasyaya benzer bilinmeyen bir ağacın üstü; acaip, küçük, kuyruklu çiçeklerle kaplanmış. Gelibolu bahçelerinde Rus insanına (hatta Güney Rusya'da yaşayanlara) tanıdık ağaç az. Burada daha çok nar, insan eline benzer koyu renkli ve geniş yapraklı incir, badem, ayva, bazı yerlerde defne, manolya, zakkum ve mersin var. Evlerin yanındaki Türk mezarları (Ben şimdi kuşkulanıyorum, mezar mı bunlar?) hala bunlardan çok hoşlanıyorum; özellikle Kutepov'un evinin yanındaki küçük mezardan." "Gelibolu topraklarında son dakikalarımızı geçiriyoruz. Aleksiyevcilerin binişi bitmek üzere, sırada biz varız. Çocuklar "üzüm, üzüm" diye bağırıyor; Gallipoli'ye geldiğimizde "incir, incir" diye bağırıyorlardı. Fransızlar o zamanlar çoğunlukla kaba ve kibirliydiler, şimdiyse hattın üzerinde alışıldık Senegal devriyesi de yok. Yalnızca yüklemelerin değişmez üyesi şişman Teğmen Buse, hat üzerinde sırayla giden subay ve erleri sayıyor."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat