Uluslararası toplumun 1945 sonrasında birbirine rakip iki farklı dünyanın varlığına tanık olduğu bir dönemde, bunların genel özelliklerini taşımayan ama tanımlanabilir homojen bir yapıya da sahip olmayan, çok geniş bir coğrafya üzerindeki az gelişmiş gelişmekte olan ülkeler "Üçüncü Dünya" betimlemesiyle anıldı.
İlkin 1949 yılında Blok'lar arasında bir Üçüncü Yol vurgulamasıyla ve daha çok siyasal içerikle kullanılan Üçüncü Dünya Kavramına 1950'li yıllardan itibaren söz konusu ülkelerin sosyoekonomik yapılarını kapsayacak biçimde geniş bir anlam yüklenmiştir. Üçüncü Dünya azgelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler dünyası olarak bilinmektedir.
Dünya nüfusunun dörtte üçünün yaşadığı bu ülkeleri kategorik olarak "azgelişmiş" sınıflaması içine koymak isabetli değildir. Hangi kavramla anlatılırsa anlatılsın, karşımıza toplumsal ekonomik ve siyasal yapılarıyla varlık gösteren ülkeler topluluğu bir gerçeklik olarak durmaktadır.
Bu gerçeklik iki kutuplu uluslararası sistemde de vardı şimdi de var. Özellikle de uluslararası politikada merkez-çevre ilişkileri ya da aktör-obje tartışmaları ile sık sık gündeme gelen bu ülkeler bir uluslararası politika alanı oluşturmaktadır.
Uluslararası toplumun 1945 sonrasında birbirine rakip iki farklı dünyanın varlığına tanık olduğu bir dönemde, bunların genel özelliklerini taşımayan ama tanımlanabilir homojen bir yapıya da sahip olmayan, çok geniş bir coğrafya üzerindeki az gelişmiş gelişmekte olan ülkeler "Üçüncü Dünya" betimlemesiyle anıldı.
İlkin 1949 yılında Blok'lar arasında bir Üçüncü Yol vurgulamasıyla ve daha çok siyasal içerikle kullanılan Üçüncü Dünya Kavramına 1950'li yıllardan itibaren söz konusu ülkelerin sosyoekonomik yapılarını kapsayacak biçimde geniş bir anlam yüklenmiştir. Üçüncü Dünya azgelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler dünyası olarak bilinmektedir.
Dünya nüfusunun dörtte üçünün yaşadığı bu ülkeleri kategorik olarak "azgelişmiş" sınıflaması içine koymak isabetli değildir. Hangi kavramla anlatılırsa anlatılsın, karşımıza toplumsal ekonomik ve siyasal yapılarıyla varlık gösteren ülkeler topluluğu bir gerçeklik olarak durmaktadır.
Bu gerçeklik iki kutuplu uluslararası sistemde de vardı şimdi de var. Özellikle de uluslararası politikada merkez-çevre ilişkileri ya da aktör-obje tartışmaları ile sık sık gündeme gelen bu ülkeler bir uluslararası politika alanı oluşturmaktadır.