Recep Yıldırım yayınladığımız ilk kitabı Tammura’nın satırlarında tüm o kısa öykülerinin yurdun hangi çağına denk geldiğini okurlarına asla dikte etmedi. Takvim yaprağına parmak koymaktan ziyade geniş bir zaman kipinde salınan bir maziyi duyumsamıştık Recep Yıldırım'ın öykülerinde. Hangi zaman olursa olsun, bir zamanlar İskenderun Zeybek Sokak’ta öyleydi/öyleydik diye anlatmıştı. En sert öykülere rağmen yine de tebessüm halinde zamanı dondurmuştuk.
Şimdi Recep Yıldırım'ın anlatısı, bu yeni kitabıyla bir kez daha karsınızda. Geyik Böceği, bir devam anlatısı değil, daha çok dürüst bir geriye kalan muhasebesi. Her bir öyküsü, takvimden sayfalarca yaprağın döküldüğü ve artık bugüne vardığımız gerçeği ile yüzleştiriyor okuru. Recep Yıldırım, bu kez gri ve çirkin bir şimdiki zamanda buluşturuyor bizleri kayıp kentin insanlarıyla. Ve sonra iyi kötü güzel çirkin demeden yaşanmışlıkların kıymetini teslim ediyor zarif kaleminin tüm olanaklarıyla. Her tür yıkım karsında yaşam bir kez daha kucaklanıyor.
Recep Yıldırım yayınladığımız ilk kitabı Tammura’nın satırlarında tüm o kısa öykülerinin yurdun hangi çağına denk geldiğini okurlarına asla dikte etmedi. Takvim yaprağına parmak koymaktan ziyade geniş bir zaman kipinde salınan bir maziyi duyumsamıştık Recep Yıldırım'ın öykülerinde. Hangi zaman olursa olsun, bir zamanlar İskenderun Zeybek Sokak’ta öyleydi/öyleydik diye anlatmıştı. En sert öykülere rağmen yine de tebessüm halinde zamanı dondurmuştuk.
Şimdi Recep Yıldırım'ın anlatısı, bu yeni kitabıyla bir kez daha karsınızda. Geyik Böceği, bir devam anlatısı değil, daha çok dürüst bir geriye kalan muhasebesi. Her bir öyküsü, takvimden sayfalarca yaprağın döküldüğü ve artık bugüne vardığımız gerçeği ile yüzleştiriyor okuru. Recep Yıldırım, bu kez gri ve çirkin bir şimdiki zamanda buluşturuyor bizleri kayıp kentin insanlarıyla. Ve sonra iyi kötü güzel çirkin demeden yaşanmışlıkların kıymetini teslim ediyor zarif kaleminin tüm olanaklarıyla. Her tür yıkım karsında yaşam bir kez daha kucaklanıyor.