On iki Eylül 1980'den sonra, Sosyalistlerin faşist koşullarda, hayatlarını illegal olarak nasıl sürdürdüklerini anlatan gerçekçi-sosyalist edebi türdür. Faşizm sürecinde ülkede yaşama koşulları kalmayanların, sığınmacı olarak gittikleri Batı-Avrupa'da ki yaşamları, bir Komünist göçmenin şahsında anlatılıyor. Bu kitap, bir anlamıyla Türkiye'nin yakın tarihine tanıklık eder. Marksist bir gazetecinin politik göçmenlik yılları anlatılırken, onun özel ailevi yaşamından yola çıkar. Ailevi yaşam etrafında, kırk beş yılda dünya da ve ülkemizde olan gelişmelerin, değişmelerin ve başkalaşmalarına da ışık tutan bir örgüdür.
Bir anlamıyla 1970- 2014 yılları arasında Türkiye'de ki politik değişmelerin yakın tarihimizin de kısa bir özetidir.
Bir gazeteci göçmenlik hayatını anlatılırken zaman, zaman çocukluğuna döner. Yer yer, gazetecinin yaşadığı aşklarını, pişmanlıklarını ve zorluklarına ortak olacaksınız. Onun çocukluğu, gençliği olgunluğu ve yaşlılığını da tanık olacaksınız. Onun duyduğu özlem, dünya görüşü ve ütopyasına vurgu yapılır. Gazeteci yıllar öncesinde yaşadıklarını ülkesinde bulacağını düşünür. Ülkesine döner. Onları yerinde bulamayınca, aramayı sürdürür. Olayların akışı gereği yetmişlerde, seksenler de ve daha sonra 21. yy. da olan politik gelişmelere sıkça parmak basıyor.
On iki Eylül 1980'den sonra, Sosyalistlerin faşist koşullarda, hayatlarını illegal olarak nasıl sürdürdüklerini anlatan gerçekçi-sosyalist edebi türdür. Faşizm sürecinde ülkede yaşama koşulları kalmayanların, sığınmacı olarak gittikleri Batı-Avrupa'da ki yaşamları, bir Komünist göçmenin şahsında anlatılıyor. Bu kitap, bir anlamıyla Türkiye'nin yakın tarihine tanıklık eder. Marksist bir gazetecinin politik göçmenlik yılları anlatılırken, onun özel ailevi yaşamından yola çıkar. Ailevi yaşam etrafında, kırk beş yılda dünya da ve ülkemizde olan gelişmelerin, değişmelerin ve başkalaşmalarına da ışık tutan bir örgüdür.
Bir anlamıyla 1970- 2014 yılları arasında Türkiye'de ki politik değişmelerin yakın tarihimizin de kısa bir özetidir.
Bir gazeteci göçmenlik hayatını anlatılırken zaman, zaman çocukluğuna döner. Yer yer, gazetecinin yaşadığı aşklarını, pişmanlıklarını ve zorluklarına ortak olacaksınız. Onun çocukluğu, gençliği olgunluğu ve yaşlılığını da tanık olacaksınız. Onun duyduğu özlem, dünya görüşü ve ütopyasına vurgu yapılır. Gazeteci yıllar öncesinde yaşadıklarını ülkesinde bulacağını düşünür. Ülkesine döner. Onları yerinde bulamayınca, aramayı sürdürür. Olayların akışı gereği yetmişlerde, seksenler de ve daha sonra 21. yy. da olan politik gelişmelere sıkça parmak basıyor.