Mevlana Muhammed Celaleddin (K.S) 30 Eylül 1207 tarihinde Belh'te doğdu. Bağdat, Şam, Hicaz, Malatya Erzincan, ve Karaman üzerinden Konya'ya geldi. Ondaki aşk ateşini ünlü mutasavvıf Şems tutuşturdu. Bu iki engin ruh, ilâhî aşkla mest olup uzun bir gönül yolculuğuna çıktılar. Mevlânâ, eserlerinde varlığın birliği nazariyesini ağırlıklı olarak ele alır. Bu düşünceye göre, evrendeki tek varlık Allah olup, her şey O'nun isim ve sıfatlarının yansımasından ibarettir. Bütün Türk, İslâm ve dünya edebiyatları üzerinde etkili oldu. Düşünceleri, oğlu Sultan Veled tarafından Mevlevîlik adı altında kurumsallaştırılarak çeşitli bölgelere yayıldı. Ölümü, ayrılık ve yokluk olarak değil, kavuşma ve düğün gecesi olarak kabul etti. "Gel gel ne olursan ol gel. İster mecûsî, ister putperet ne olursan ol yine gel. Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir. Günah kirferiyle kapkara olsan da gel." gibi sözleriyle Allah'a karşı taşıdığı sınırsız aşkı, varlıklarından da esirgemediğini gösterdi.
Mevlana Muhammed Celaleddin (K.S) 30 Eylül 1207 tarihinde Belh'te doğdu. Bağdat, Şam, Hicaz, Malatya Erzincan, ve Karaman üzerinden Konya'ya geldi. Ondaki aşk ateşini ünlü mutasavvıf Şems tutuşturdu. Bu iki engin ruh, ilâhî aşkla mest olup uzun bir gönül yolculuğuna çıktılar. Mevlânâ, eserlerinde varlığın birliği nazariyesini ağırlıklı olarak ele alır. Bu düşünceye göre, evrendeki tek varlık Allah olup, her şey O'nun isim ve sıfatlarının yansımasından ibarettir. Bütün Türk, İslâm ve dünya edebiyatları üzerinde etkili oldu. Düşünceleri, oğlu Sultan Veled tarafından Mevlevîlik adı altında kurumsallaştırılarak çeşitli bölgelere yayıldı. Ölümü, ayrılık ve yokluk olarak değil, kavuşma ve düğün gecesi olarak kabul etti. "Gel gel ne olursan ol gel. İster mecûsî, ister putperet ne olursan ol yine gel. Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir. Günah kirferiyle kapkara olsan da gel." gibi sözleriyle Allah'a karşı taşıdığı sınırsız aşkı, varlıklarından da esirgemediğini gösterdi.