Grek sanatında sıkça tasvir edilen karışık yaratıklar Antik çağ insanının inanç sisteminde önemli bir yere sahiptir. Bu yaratıklar; o dönem insanının bazen hayalleri veya korkularından; çoğu zaman da anlaşılamayan soyut kavramların somutlaştırma çabasının bir sonucu olarak ortaya çıkmışlardır. Böylece, başta tabiat olayları olmak üzere, birçok anlaşılamayan olay kişileştirilerek somut bir şekle sokulmuştur. Yaratıkların ortaya çıkışındaki diğer önemli bir etken ise, tanrılar ile insanlar arasındaki boşluğu dolduracak, tanrılara hizmet edecek, bir varlığa ihtiyaç duyulmasıdır. Bunun sonucunda gövdesinde insan veya birden fazla hayvanın uzuvlarının bir araya getirilmesi ile karışık yaratıklar ortaya çıkmıştır. Karışık yaratıkların en erken örnekleri ise, çok geniş bir inanç sitemine sahip, Mısır ve Mezopotamya sanatlarında ortaya çıkmıştır. M.Ö. 4. binden itibaren sıkça tasvir edilmeye başlanan bu yaratıklar, ortaya çıktıkları dönemden çok sonra, özellikle M.Ö. 8-7. yüzyıllarda gelişen deniz ticareti yoluyla, Yunanistan'a aktarılmıştır. Doğu sanatlarından alınan bu yaratıklar kimi zaman alındığı anlam ve şekliyle korunurken, çoğunlukla da farklı bir mitolojik kompozisyon içinde değerlendirilerek, yeniden anlamlandırılmış ve şekillendirilmiştir. Bu aşamada sürekli bir gelişim ortaya koyan yaratıklar ilk ortaya çıkışlarından çok farklı bir anlam ve şekle bürünerek Grek sanatında ki yerini almıştır. Bu araştırmayla da, Grek sanatında sıkça görülen yaratıkların; kökenlerinin, ortaya çıkış yeri, zamanı ve işlevlerinin tespit edilerek, izlenebilen gelişimleri ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Grek sanatında sıkça tasvir edilen karışık yaratıklar Antik çağ insanının inanç sisteminde önemli bir yere sahiptir. Bu yaratıklar; o dönem insanının bazen hayalleri veya korkularından; çoğu zaman da anlaşılamayan soyut kavramların somutlaştırma çabasının bir sonucu olarak ortaya çıkmışlardır. Böylece, başta tabiat olayları olmak üzere, birçok anlaşılamayan olay kişileştirilerek somut bir şekle sokulmuştur. Yaratıkların ortaya çıkışındaki diğer önemli bir etken ise, tanrılar ile insanlar arasındaki boşluğu dolduracak, tanrılara hizmet edecek, bir varlığa ihtiyaç duyulmasıdır. Bunun sonucunda gövdesinde insan veya birden fazla hayvanın uzuvlarının bir araya getirilmesi ile karışık yaratıklar ortaya çıkmıştır. Karışık yaratıkların en erken örnekleri ise, çok geniş bir inanç sitemine sahip, Mısır ve Mezopotamya sanatlarında ortaya çıkmıştır. M.Ö. 4. binden itibaren sıkça tasvir edilmeye başlanan bu yaratıklar, ortaya çıktıkları dönemden çok sonra, özellikle M.Ö. 8-7. yüzyıllarda gelişen deniz ticareti yoluyla, Yunanistan'a aktarılmıştır. Doğu sanatlarından alınan bu yaratıklar kimi zaman alındığı anlam ve şekliyle korunurken, çoğunlukla da farklı bir mitolojik kompozisyon içinde değerlendirilerek, yeniden anlamlandırılmış ve şekillendirilmiştir. Bu aşamada sürekli bir gelişim ortaya koyan yaratıklar ilk ortaya çıkışlarından çok farklı bir anlam ve şekle bürünerek Grek sanatında ki yerini almıştır. Bu araştırmayla da, Grek sanatında sıkça görülen yaratıkların; kökenlerinin, ortaya çıkış yeri, zamanı ve işlevlerinin tespit edilerek, izlenebilen gelişimleri ortaya konulmaya çalışılmıştır.