“Hoş geldiniz,” dedim duyulur duyulmaz bir sesle.
Ağzımdaki zehir tadı iyice yaktı genzimi.
Benim, dökülmeden önceki kaşlarım gibi kaşlarının altından, tıpkı benim gibi baktı. Benimkiler gibi ince dudaklarının arasından, benim dişlerime benzeyen seyrek dişleri göründü. Benim gözlerim gibi küçük gözleriyle odadakileri süzdü. Ama benim sesime hiç benzemeyen tok bir sesle konuştu:
“Geçmiş olsun birader.”
Usulca kafamı salladım.
Yüzünde alaycı bir ifade vardı.
“Hoş geldiniz,” dedim duyulur duyulmaz bir sesle.
Ağzımdaki zehir tadı iyice yaktı genzimi.
Benim, dökülmeden önceki kaşlarım gibi kaşlarının altından, tıpkı benim gibi baktı. Benimkiler gibi ince dudaklarının arasından, benim dişlerime benzeyen seyrek dişleri göründü. Benim gözlerim gibi küçük gözleriyle odadakileri süzdü. Ama benim sesime hiç benzemeyen tok bir sesle konuştu:
“Geçmiş olsun birader.”
Usulca kafamı salladım.
Yüzünde alaycı bir ifade vardı.