Günlükler birer iç dökme metinleridir. Yazar kağıda yaza yaza yalnızlığını azaltırken yaşadığı zamana da tanıklık etmiş olur. Kuşkusuz bu iç konuşmalar arasına bazen bir yaşanmışlık, bazen bir gözlem, bazen de çatışmalar, sorgulamalar, karşı duruşlar girer. Bahçıvan eli değmemiş bir bahçenin doğal hali neyse bu metinler de o ölçüde doğallığa sahiptir diyebilirim.
Neden yazıldığına gelince, akıp giden zamana tanıklık etme çabasından başka bir şey değildir. Belleğin hatırlama özelliği olduğu kadar unutma özelliği de vardır. Bu yüzden yaşadıklarımız, yaşadıklarımız karşısında duygu, düşünce ve tutumlarımız kaydedilmediği zaman unutulur gider. Bunun önüne geçmenin yolu yazmaktır. Kaydedersek kaybetmeyiz. Yaşadıklarımız, gözlemlerimiz, duygu ve düşüncelerimiz o an için bize kayda değer görünmeyebilir. Önemsiz bulduğumuz, kayda değer görmediğimiz o şeylerin bir zaman sonra ne kadar önemli olduğuna tanık oluruz.
Günlük okumayı severim. Okuduğum günlüklere imrenme beni de günlük tutmaya yönlendirdi.
Günlükler birer iç dökme metinleridir. Yazar kağıda yaza yaza yalnızlığını azaltırken yaşadığı zamana da tanıklık etmiş olur. Kuşkusuz bu iç konuşmalar arasına bazen bir yaşanmışlık, bazen bir gözlem, bazen de çatışmalar, sorgulamalar, karşı duruşlar girer. Bahçıvan eli değmemiş bir bahçenin doğal hali neyse bu metinler de o ölçüde doğallığa sahiptir diyebilirim.
Neden yazıldığına gelince, akıp giden zamana tanıklık etme çabasından başka bir şey değildir. Belleğin hatırlama özelliği olduğu kadar unutma özelliği de vardır. Bu yüzden yaşadıklarımız, yaşadıklarımız karşısında duygu, düşünce ve tutumlarımız kaydedilmediği zaman unutulur gider. Bunun önüne geçmenin yolu yazmaktır. Kaydedersek kaybetmeyiz. Yaşadıklarımız, gözlemlerimiz, duygu ve düşüncelerimiz o an için bize kayda değer görünmeyebilir. Önemsiz bulduğumuz, kayda değer görmediğimiz o şeylerin bir zaman sonra ne kadar önemli olduğuna tanık oluruz.
Günlük okumayı severim. Okuduğum günlüklere imrenme beni de günlük tutmaya yönlendirdi.