Henri Lefebvre iktidar ilişkilerinin, meta fetişizminin ve yabancılaşmanın her gün yeniden üretildiği, buna rağmen değişimin ve devrimlerin gerçek temeli olmaya devam eden gündelik hayatın eleştirisine odaklandığı üç ciltlik çalışmasının Giriş niteliğindeki ilk cildinin ardından, Gündelik Hayat Sosyolojisinin Temelleri isimli bu ikinci ciltte, konuyu incelemek için gereken yöntem ve teorik kategorileri ele alıyor. İhtiyaçlar ve arzu, düş ve gerçeklik gibi kavramları tartışan Lefebvre, insanların gündelik hayatın sınırlarını ancak devrim anlarında parçalayarak yaşantılarını tarih sahnesine çıkardıklarını, fakat tarihin ve yaşantının denk düştüğü bu momentler dışında gündelik yaşamın kendi içine kapandığını söylüyor.
"Dolayısıyla, gündelik hayatı yaşamın kısa kenarı, mütevazı ve iğrenç öğesi olarak mı tarif edeceğiz?" diye soran düşünür, daha bütünlüklü bir bakış açısının peşinde, "parçalı bilimler", felsefeciler, tarihçiler, döneminin yapısalcıları, kültürcüleri ve siyaset bilimcileri ile de tartışıyor. Yabancılaşma, fetişizm gibi meselelere canlılık kazandırdığı bu çalışmasıyla Lefebvre, yalnızca teorinin merkezine gündelik hayatı koymakla kalmıyor, onun aracılığıyla bu disiplinlerin parçalı kavrayışlarını da eleştiriyor. Radikal politika ve sosyal bilimlerin merkezine mekan ve kent sorununu yerleştirdiği için günümüzde daha fazla dikkat çeken Lefebvre'in kuramı kadar, ‘68 Hareketinde etkin olan düşünce ve eleştirilerin de izi sürülebiliyor.
Henri Lefebvre iktidar ilişkilerinin, meta fetişizminin ve yabancılaşmanın her gün yeniden üretildiği, buna rağmen değişimin ve devrimlerin gerçek temeli olmaya devam eden gündelik hayatın eleştirisine odaklandığı üç ciltlik çalışmasının Giriş niteliğindeki ilk cildinin ardından, Gündelik Hayat Sosyolojisinin Temelleri isimli bu ikinci ciltte, konuyu incelemek için gereken yöntem ve teorik kategorileri ele alıyor. İhtiyaçlar ve arzu, düş ve gerçeklik gibi kavramları tartışan Lefebvre, insanların gündelik hayatın sınırlarını ancak devrim anlarında parçalayarak yaşantılarını tarih sahnesine çıkardıklarını, fakat tarihin ve yaşantının denk düştüğü bu momentler dışında gündelik yaşamın kendi içine kapandığını söylüyor.
"Dolayısıyla, gündelik hayatı yaşamın kısa kenarı, mütevazı ve iğrenç öğesi olarak mı tarif edeceğiz?" diye soran düşünür, daha bütünlüklü bir bakış açısının peşinde, "parçalı bilimler", felsefeciler, tarihçiler, döneminin yapısalcıları, kültürcüleri ve siyaset bilimcileri ile de tartışıyor. Yabancılaşma, fetişizm gibi meselelere canlılık kazandırdığı bu çalışmasıyla Lefebvre, yalnızca teorinin merkezine gündelik hayatı koymakla kalmıyor, onun aracılığıyla bu disiplinlerin parçalı kavrayışlarını da eleştiriyor. Radikal politika ve sosyal bilimlerin merkezine mekan ve kent sorununu yerleştirdiği için günümüzde daha fazla dikkat çeken Lefebvre'in kuramı kadar, ‘68 Hareketinde etkin olan düşünce ve eleştirilerin de izi sürülebiliyor.