“Güneşin Doğmadığı Yıllar”, Mehmet Tıraş'ın “Rüzgarı Arkasına Alan Yangın”dan sonra yayınlanan ikinci romanı.
Bugüne kadar altı kitabı yayınlanan Tıraş, “Güneşin Doğmadığı Yıllar”ı bir üçlemenin ikinci kitabı olarak tasarlamış.
Yazar,12 Eylül askeri darbesiyle terörün adeta bıçakla kesilir gibi bir günde kesilmesinin toplum üzerinde yarattığı toplumsal depremi sorguluyor.
Travmatik, acılı bir kaosun nasıl bir sessizliğe ve korkuya dönüştüğünün, sosyal ve mücadeleci bir hayatın nasıl sonlandırıldığının edebi bir dille izini sürüyor.
Romanda yıllarca rüzgarların dağıtamadığı, güneşin aydınlatamadığı, toz bulutları gibi çöken karanlığın; otobüs duraklarında beş kişiden fazla insanın bir arada toplu taşıma aracı beklemesinin yasaklandığı, insanların komşusundan, mesai arkadaşından şüphelendiği, toplumun her kesiminin sağır ve dilsiz olarak yaşadığı, insanın kendi sesini tanıyamaz hale geldiği, nesne ve insanların birbirine yabancılaştığı günleri sarsılarak okuyoruz.
Güneşin Doğmadığı Yıllar kimi zaman kendi yaşamınızın içinde ve kimi zaman üzerindeki farkında olduğunuz ya da tam netleştiremediğiniz izlerini sizin bilincinizin patikalarından giderek sizlere yaşatıyor.
“Güneşin Doğmadığı Yıllar”, Mehmet Tıraş'ın “Rüzgarı Arkasına Alan Yangın”dan sonra yayınlanan ikinci romanı.
Bugüne kadar altı kitabı yayınlanan Tıraş, “Güneşin Doğmadığı Yıllar”ı bir üçlemenin ikinci kitabı olarak tasarlamış.
Yazar,12 Eylül askeri darbesiyle terörün adeta bıçakla kesilir gibi bir günde kesilmesinin toplum üzerinde yarattığı toplumsal depremi sorguluyor.
Travmatik, acılı bir kaosun nasıl bir sessizliğe ve korkuya dönüştüğünün, sosyal ve mücadeleci bir hayatın nasıl sonlandırıldığının edebi bir dille izini sürüyor.
Romanda yıllarca rüzgarların dağıtamadığı, güneşin aydınlatamadığı, toz bulutları gibi çöken karanlığın; otobüs duraklarında beş kişiden fazla insanın bir arada toplu taşıma aracı beklemesinin yasaklandığı, insanların komşusundan, mesai arkadaşından şüphelendiği, toplumun her kesiminin sağır ve dilsiz olarak yaşadığı, insanın kendi sesini tanıyamaz hale geldiği, nesne ve insanların birbirine yabancılaştığı günleri sarsılarak okuyoruz.
Güneşin Doğmadığı Yıllar kimi zaman kendi yaşamınızın içinde ve kimi zaman üzerindeki farkında olduğunuz ya da tam netleştiremediğiniz izlerini sizin bilincinizin patikalarından giderek sizlere yaşatıyor.
