"Eğer bu dünya üzüntü ve kaygı dolu geçici bir dünya olmasaydı; eğer cennet bir ödül yeri, kötülük ve çirkinliklere karşı bir sığınak olmasaydı; sevgiliyle birleşmenin katıksız saf mutluluk, hiçbir şeyin bulandıramayacağı dupduru, üzüntü ve kederin kesinlikle yaklaşamadığı, dileklerin tamamlandığı, umutların son sınıra vardığı bir gönül şenliği olduğunu kolayca söyleyebilirdik. Tüm zevkleri denedim. Acı tatlı her şeyi tattım: Sultanlarla birlikte olma, mal mülk elde etme, yokluktan sonra varlık, uzun bir yolculuktan sonra dönüş, tehlikeden sonra güven, ailemden çok uzaklara sürüldükten sonra yeniden özgürlük… Bunların hiçbiri kavuşmanın sevgilide bıraktığı etkiyi bırakmaz. Bu durum daha çok, sevgili uzun bir süre âşığın aşk ateşinin yanmasını, umut ateşinin alevlenmesini engellediği zaman daha gerçektir. Gerçi âşığın kalbinde aşk ateşi devamlı yanar. Ne yağmurdan sonra otların taze açması, ne baharda karabulutların kaybolmasından sonra çiçeklerin parlaklığı, ne de yemyeşil bahçelerle çevrili bembeyaz sarayların zarafeti, güzelhuylu, iyi karakterli, övünüp beğenilen niteliklere sahip bir sevgiliyle kavuşmaktan daha güzeldir. Gerçekten, harikulade diller bu sevinci tasvir etmekten acizdir; tadını anlatamazlar. Kavuşma sonucu ortaya çıkan durum gönülleri şaşkına çevirir, zekaları durdurur."
"Eğer bu dünya üzüntü ve kaygı dolu geçici bir dünya olmasaydı; eğer cennet bir ödül yeri, kötülük ve çirkinliklere karşı bir sığınak olmasaydı; sevgiliyle birleşmenin katıksız saf mutluluk, hiçbir şeyin bulandıramayacağı dupduru, üzüntü ve kederin kesinlikle yaklaşamadığı, dileklerin tamamlandığı, umutların son sınıra vardığı bir gönül şenliği olduğunu kolayca söyleyebilirdik. Tüm zevkleri denedim. Acı tatlı her şeyi tattım: Sultanlarla birlikte olma, mal mülk elde etme, yokluktan sonra varlık, uzun bir yolculuktan sonra dönüş, tehlikeden sonra güven, ailemden çok uzaklara sürüldükten sonra yeniden özgürlük… Bunların hiçbiri kavuşmanın sevgilide bıraktığı etkiyi bırakmaz. Bu durum daha çok, sevgili uzun bir süre âşığın aşk ateşinin yanmasını, umut ateşinin alevlenmesini engellediği zaman daha gerçektir. Gerçi âşığın kalbinde aşk ateşi devamlı yanar. Ne yağmurdan sonra otların taze açması, ne baharda karabulutların kaybolmasından sonra çiçeklerin parlaklığı, ne de yemyeşil bahçelerle çevrili bembeyaz sarayların zarafeti, güzelhuylu, iyi karakterli, övünüp beğenilen niteliklere sahip bir sevgiliyle kavuşmaktan daha güzeldir. Gerçekten, harikulade diller bu sevinci tasvir etmekten acizdir; tadını anlatamazlar. Kavuşma sonucu ortaya çıkan durum gönülleri şaşkına çevirir, zekaları durdurur."