Hafız İbn Hacer'den aralarında İmam ez-Zerkeşi gibi şeyhlerinin de bulunduğu bir topluluk tarafından, hadis usulü alanında bir metin yazması talep edilince,"Nuhbetu'l-Fiker”isimli bu şerhin metnini telif etmiştir. Bunu 39 yaşında iken bir sefer esnasında yazmıştır. Bu metni yazdıktan sonra ez-Zerkeşi, ona bu metni şerh etmesini tavsiye edecektir.
Ancak o"Nuhbetu'l-Fiker”i şerh etmeden önce hocalarından birisi olan Kemaleddin eş-Şumunnî, esere olan taaccübü sebebiyle onu nazmetmiş, sonra da bu nazmını şerh etmiştir.
Ardından Kemaleddin eş-Şumunnî'nin oğlu ve İbn Hacer'in talebesi Takıyuddin eş-Şumunnî babasının şerhini muhtasar gördüğü için onun bu nazmını şerh edecektir.
Ancak İbn Hacer bu nazım ve şerhlerde eksiklikler gördüğü için, metni kaleme aldığı tarihten altı yıl sonra, yani hocası Kemaleddin eş-Sumunnî'nin vefatına müteakip bu şerhini yazmaya karar verecektir.
Şüphesiz ki"Nuzhatu'n Nazar”isimli bu eser Hâfız İbnu's-Salah'ın"Mukaddime”sine nispetle kat kat küçük olmasına rağmen, içerisinde zikrettiği ıstılah ve hükümler onu kat kat kapsayacak cinstedir. Aynı şekilde meselelerin intizamlı ve birbiriyle irtibatlı bir akışla ve bambaşka bir üslupla sıralanması, bu eserin en seçkin özelliklerindendir. Yine ondaki incelikli noktalar ve diğer eserlerde bulunmayan derin mülahazalar da böyledir. İşte bu ve benzeri özellikler onu diğer hadis usulü eserlerinden ayrı bir konuma yükseltmiştir.
Bu nedenle Hafız İbn Hacer çok kere bu eseriyle iftihar edip gurur duymuş ve ömrünün sonuna kadar bu metni şerh ederek okutmuştur. El hak bu eser yazıldığı tarihten itibaren hadis usulü ilminde -hocaları da dâhil- ilim ehlince bir başyapıt olarak telakki edilerek onlarca nazmı ve şerhi yapılması hasebiyle bu iftiharı hak etmiştir.
Bu mübarek eseri haşiyeler düşerek tercüme etmeyi nasip eden Rabbime şükrediyor ve bunu, hadis ilmi alanında kendisinden faydalanılan bir eser kılmasını O'ndan niyaz ediyorum.
Hafız İbn Hacer'den aralarında İmam ez-Zerkeşi gibi şeyhlerinin de bulunduğu bir topluluk tarafından, hadis usulü alanında bir metin yazması talep edilince,"Nuhbetu'l-Fiker”isimli bu şerhin metnini telif etmiştir. Bunu 39 yaşında iken bir sefer esnasında yazmıştır. Bu metni yazdıktan sonra ez-Zerkeşi, ona bu metni şerh etmesini tavsiye edecektir.
Ancak o"Nuhbetu'l-Fiker”i şerh etmeden önce hocalarından birisi olan Kemaleddin eş-Şumunnî, esere olan taaccübü sebebiyle onu nazmetmiş, sonra da bu nazmını şerh etmiştir.
Ardından Kemaleddin eş-Şumunnî'nin oğlu ve İbn Hacer'in talebesi Takıyuddin eş-Şumunnî babasının şerhini muhtasar gördüğü için onun bu nazmını şerh edecektir.
Ancak İbn Hacer bu nazım ve şerhlerde eksiklikler gördüğü için, metni kaleme aldığı tarihten altı yıl sonra, yani hocası Kemaleddin eş-Sumunnî'nin vefatına müteakip bu şerhini yazmaya karar verecektir.
Şüphesiz ki"Nuzhatu'n Nazar”isimli bu eser Hâfız İbnu's-Salah'ın"Mukaddime”sine nispetle kat kat küçük olmasına rağmen, içerisinde zikrettiği ıstılah ve hükümler onu kat kat kapsayacak cinstedir. Aynı şekilde meselelerin intizamlı ve birbiriyle irtibatlı bir akışla ve bambaşka bir üslupla sıralanması, bu eserin en seçkin özelliklerindendir. Yine ondaki incelikli noktalar ve diğer eserlerde bulunmayan derin mülahazalar da böyledir. İşte bu ve benzeri özellikler onu diğer hadis usulü eserlerinden ayrı bir konuma yükseltmiştir.
Bu nedenle Hafız İbn Hacer çok kere bu eseriyle iftihar edip gurur duymuş ve ömrünün sonuna kadar bu metni şerh ederek okutmuştur. El hak bu eser yazıldığı tarihten itibaren hadis usulü ilminde -hocaları da dâhil- ilim ehlince bir başyapıt olarak telakki edilerek onlarca nazmı ve şerhi yapılması hasebiyle bu iftiharı hak etmiştir.
Bu mübarek eseri haşiyeler düşerek tercüme etmeyi nasip eden Rabbime şükrediyor ve bunu, hadis ilmi alanında kendisinden faydalanılan bir eser kılmasını O'ndan niyaz ediyorum.