Sadece ünlü cömertlerden değil; Tay kabilesinin reisi, Basra padişahı; üst kurmaca yönteminin ilk ustası, iyi bir hikâye anlatıcısı, seyyah, adil, halkiyat bilgini, şair...
Üç coğrafyada yüzyıllardır anlatıla anlatıla günümüze ulaşan Hatem Tayi Destanı yaklaşık 90 yıl sonra okuyucuyla yeniden buluşuyor.
Hikayeci Recep Seyhan, eseri; Osmanlı Türkçesinden titiz bir çalışma ile matbu ve taş baskılı iki nüshayı karşılaştırarak hazırladı. Seyhan, eseri; günümüz Türkçesine uygun şekilde sadeleştirirken anlatıcının üslubunu olabildiğince korumaya ve eserin aslına sadık kalmaya özen gösterdi.
Kitapta okuyucu, bir ucu Anadolu'ya sarkan Mezopotamya topraklarında Hatem ile gizemli yolculuklara çıkıyor...
“Gördüm ki o gün zeval vaktine varıp güneş saklandı. Gece orduları yeryüzünü istila etti ve zamanın tabanı gece renginde gölgesini her yere bastı. Yine gördüm ki yatsıyı geçerken o taraftan mum meşaleleri göründü. O nazlı dilberler ve o yasemin gözlü hurilerle ayan oldular. Rengârenk türlü çeşit elbiselere gark olup meclis başına geldiler. Hepsi bana aşk edip başvurup dua ettiler.”
Sadece ünlü cömertlerden değil; Tay kabilesinin reisi, Basra padişahı; üst kurmaca yönteminin ilk ustası, iyi bir hikâye anlatıcısı, seyyah, adil, halkiyat bilgini, şair...
Üç coğrafyada yüzyıllardır anlatıla anlatıla günümüze ulaşan Hatem Tayi Destanı yaklaşık 90 yıl sonra okuyucuyla yeniden buluşuyor.
Hikayeci Recep Seyhan, eseri; Osmanlı Türkçesinden titiz bir çalışma ile matbu ve taş baskılı iki nüshayı karşılaştırarak hazırladı. Seyhan, eseri; günümüz Türkçesine uygun şekilde sadeleştirirken anlatıcının üslubunu olabildiğince korumaya ve eserin aslına sadık kalmaya özen gösterdi.
Kitapta okuyucu, bir ucu Anadolu'ya sarkan Mezopotamya topraklarında Hatem ile gizemli yolculuklara çıkıyor...
“Gördüm ki o gün zeval vaktine varıp güneş saklandı. Gece orduları yeryüzünü istila etti ve zamanın tabanı gece renginde gölgesini her yere bastı. Yine gördüm ki yatsıyı geçerken o taraftan mum meşaleleri göründü. O nazlı dilberler ve o yasemin gözlü hurilerle ayan oldular. Rengârenk türlü çeşit elbiselere gark olup meclis başına geldiler. Hepsi bana aşk edip başvurup dua ettiler.”