Yakın zamana kadar on yıllar boyunca kitapçı raflarının önemli bir kısmını ne hikmetse bu toplumun değerleriyle çelişen, hatta Milletin değerlerine, inançlarına karşı açıkça savaş ilan etmiş ve bu savaşı halen devam ettiren kişilerin eserleri hep işgal etti!
Toplumun büyük bir kesimini hor gören, onları yok sayan, onlara “bidon kafalı”, “göbeğini kaşıyan adam”, “kömürcü”, “makarnacı”, “örümcek kafalı”... vb ithamlarla hakaret etmekten geri durmayan bu zihniyetteki (mankurt) yazarları, bu aziz Milletin bir ferdi olarak, bildik anlamıyla münevver veya aydın olarak kabul edebilmek mümkün değildir.
Ben, bu romanı (#hayat) kaleme alırken, onlardan daha iyisini yazacağım iddiasıyla yola çıkmış ta değilim.
Parçası olduğum sessiz yığınlara vermek istediğim mesaj şudur:
Sizin değerlerinizle savaşan sözde aydınların eserlerine mecbur değilsiniz! Bu toplumun sıradan bir neferi olan ben ve benim gibi milyonlarca insan yani sizler, aslında gönlünüzün sesini dinler ve bu sesi korkmadan, çekinmeden yazıya aktarabilirseniz çok daha güzel eserler zamanla ortaya çıkacaktır.
#hayat'ı kaleme alırken bir yazar gibi değil de, sessiz yığınların bir neferi olarak, 40 yıllık yaşanmışlıklar ve benim penceremden hayat'a bakışımı, başka bir deyişle ortalama bir hayatı, gönlümden geldiğince ve tabiki yaşadığım ve hatırladığım kadarıyla yazmaya çalıştım. Ayrıca yaşamım süresince ülkemde ve gönül coğrafyamızda yaşanan ve bende olumlu veya olumsuz izler bırakan önemli olayların detaylarına fazla girmeden bu romanda değinmek istedim.
Hayat hikâyemi anlatırken yeri geldikçe de siyasi ve sosyal olaylara ve de yakın tarihe bakış açımı da sizlerle paylaşmak istedim. Teknik bilgi gerektiren dini konularda ise işin üstatlarından alıntılar yaparak o konuları da yeri geldikçe sizlerle paylaşmaya gayret ettim. Kendimi, bilindik anlamıyla bir yazar olarak görmediğimi tekraren hatırlatmayı bir borç görüyorum ve diyorum ki ben bilindik anlamıyla “yazar” değilim. Sadece gönlünün sesini kaleme-kâğıda aktaran sen gibi bir faniyim. Yani Yazmasaydık anı kalacaktı, Yazdık roman oldu!
Bu eserde, genel olarak hayatı/mı anlatmaya çalıştım ama çoğu okuyucum, eserin ilerleyen safhalarında “Aaa bu kitap beni mi anlatıyor!” diyeceğini düşünüyorum.
Bu eseri okurken;
Kimi zaman hüzünlenecek,
Kimi zaman şaşıracak,
Kimi zaman vay be! diyecek,
Kimi zaman gözleriniz dolacak,
Kimi zamanda tebessüm edeceksiniz,
Hatta bazı yerlerde kahkahayla güleceksiniz.
Ve son olarak, bu romanı yazmamdaki asıl ve en önemli gaye;
Kitapseverlere “Bak! Ben yazdım, istersen sen de yazabilirsin” mesajını vermektir.
Francis Bacon der ki; “Sıradan şeyleri gözünüzde büyüterek mucizevi şeylere dönüştürmeyin, bunun yerine mucizevi şeyleri sıradan şeylere dönüştürün.”
Eğer bu #hayat, bir kişinin bile kitap yazmasına vesile olursa, benim için amaç hasıl olmuş demektir ve işte o zaman ne mutlu bana…
Yaşanırken çok uzun, Yazarken çok kısadır hayat!
Hayata dair etmeye çalıştık naçizane üç-beş kelam,
İkiyüz küsur sayfalık bir roman ile ettik kırk yılımızı dostlara beyan,
Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere olsun canı gönülden selam,
Velhasıl-ı kelam netice-i meram hayat çok kısa derim vesselam.
Rabbimin lütfu keremi ve siz kıymetli dostlarımın ilgi alakası sayesinde #hayat inşaAllah yakın bir zamanda raflardaki yerini alarak hayat bulacak.
Gayret bizden, Tevfik Allah'tandır.
Selam, Sevgi ve Dua ile…
Yakın zamana kadar on yıllar boyunca kitapçı raflarının önemli bir kısmını ne hikmetse bu toplumun değerleriyle çelişen, hatta Milletin değerlerine, inançlarına karşı açıkça savaş ilan etmiş ve bu savaşı halen devam ettiren kişilerin eserleri hep işgal etti!
Toplumun büyük bir kesimini hor gören, onları yok sayan, onlara “bidon kafalı”, “göbeğini kaşıyan adam”, “kömürcü”, “makarnacı”, “örümcek kafalı”... vb ithamlarla hakaret etmekten geri durmayan bu zihniyetteki (mankurt) yazarları, bu aziz Milletin bir ferdi olarak, bildik anlamıyla münevver veya aydın olarak kabul edebilmek mümkün değildir.
Ben, bu romanı (#hayat) kaleme alırken, onlardan daha iyisini yazacağım iddiasıyla yola çıkmış ta değilim.
Parçası olduğum sessiz yığınlara vermek istediğim mesaj şudur:
Sizin değerlerinizle savaşan sözde aydınların eserlerine mecbur değilsiniz! Bu toplumun sıradan bir neferi olan ben ve benim gibi milyonlarca insan yani sizler, aslında gönlünüzün sesini dinler ve bu sesi korkmadan, çekinmeden yazıya aktarabilirseniz çok daha güzel eserler zamanla ortaya çıkacaktır.
#hayat'ı kaleme alırken bir yazar gibi değil de, sessiz yığınların bir neferi olarak, 40 yıllık yaşanmışlıklar ve benim penceremden hayat'a bakışımı, başka bir deyişle ortalama bir hayatı, gönlümden geldiğince ve tabiki yaşadığım ve hatırladığım kadarıyla yazmaya çalıştım. Ayrıca yaşamım süresince ülkemde ve gönül coğrafyamızda yaşanan ve bende olumlu veya olumsuz izler bırakan önemli olayların detaylarına fazla girmeden bu romanda değinmek istedim.
Hayat hikâyemi anlatırken yeri geldikçe de siyasi ve sosyal olaylara ve de yakın tarihe bakış açımı da sizlerle paylaşmak istedim. Teknik bilgi gerektiren dini konularda ise işin üstatlarından alıntılar yaparak o konuları da yeri geldikçe sizlerle paylaşmaya gayret ettim. Kendimi, bilindik anlamıyla bir yazar olarak görmediğimi tekraren hatırlatmayı bir borç görüyorum ve diyorum ki ben bilindik anlamıyla “yazar” değilim. Sadece gönlünün sesini kaleme-kâğıda aktaran sen gibi bir faniyim. Yani Yazmasaydık anı kalacaktı, Yazdık roman oldu!
Bu eserde, genel olarak hayatı/mı anlatmaya çalıştım ama çoğu okuyucum, eserin ilerleyen safhalarında “Aaa bu kitap beni mi anlatıyor!” diyeceğini düşünüyorum.
Bu eseri okurken;
Kimi zaman hüzünlenecek,
Kimi zaman şaşıracak,
Kimi zaman vay be! diyecek,
Kimi zaman gözleriniz dolacak,
Kimi zamanda tebessüm edeceksiniz,
Hatta bazı yerlerde kahkahayla güleceksiniz.
Ve son olarak, bu romanı yazmamdaki asıl ve en önemli gaye;
Kitapseverlere “Bak! Ben yazdım, istersen sen de yazabilirsin” mesajını vermektir.
Francis Bacon der ki; “Sıradan şeyleri gözünüzde büyüterek mucizevi şeylere dönüştürmeyin, bunun yerine mucizevi şeyleri sıradan şeylere dönüştürün.”
Eğer bu #hayat, bir kişinin bile kitap yazmasına vesile olursa, benim için amaç hasıl olmuş demektir ve işte o zaman ne mutlu bana…
Yaşanırken çok uzun, Yazarken çok kısadır hayat!
Hayata dair etmeye çalıştık naçizane üç-beş kelam,
İkiyüz küsur sayfalık bir roman ile ettik kırk yılımızı dostlara beyan,
Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere olsun canı gönülden selam,
Velhasıl-ı kelam netice-i meram hayat çok kısa derim vesselam.
Rabbimin lütfu keremi ve siz kıymetli dostlarımın ilgi alakası sayesinde #hayat inşaAllah yakın bir zamanda raflardaki yerini alarak hayat bulacak.
Gayret bizden, Tevfik Allah'tandır.
Selam, Sevgi ve Dua ile…