1880'de Alabama'nın küçük bir kasabasında sağlıklı bir bebek olarak doğan ve on dokuz aylıkken geçirdiği ateşli bir hastalık sonucu görme, işitme ve konuşma yetilerini yitiren Hellen Keller'ın engellerine rağmen başardıkları, onu efsanevi bir kişilik hâline getirmiştir. İnanılmaz azmiyle beş dil öğrenen, bisiklet binen, kano ve yelkenli ile gezintiye çıkan, yüzen, satranç oynayan Keller'ın hem normal daktilo ile hem de körler alfabesi ile yazdığı hayat hikayesi de tıpkı kişiliği gibi efsaneleşmiştir. İlk kez 1903'te yayımlanan Hayat Hikayem tam 50 dile çevrilerek bir klasik hâlini almıştır. Hayat Hikâyem, “Her Mücadeleyi bir Zafere dönüştürebilseydiniz neler olurdu?” diye sorarak hayat hikâyesini anlatmaya başlayan Hellen Keller'ın azim, sabır ve özveri dolu öyküsü.
“Başka insanlardan farklı olduğumu ne zaman anladım, hatırlamıyorum. Fakat öğretmenimin gelmesinden önce biliyordum bunu. Annem ya da arkadaşlarım bir şey istediklerinde benim gibi işaretler kullanmıyorlar, ağızlarıyla konuşuyorlardı. Kimi zaman sohbet eden iki kişinin arasına oturur, dudaklarına dokunurdum. Anlayamazdım ve canım sıkılırdı. Ağzımı, amaçsızca onlar gibi oynatırdım. Kimi zaman bu beni öyle sinirlendirirdi ki, yorgun düşene kadar bağırır, her yeri tekmelerdim.”
“Öğretmenim bana öyle yakındı ki, kendimi ondan ayrı düşünemiyordum. Güzel şeylerden aldığım zevkin ne kadarının doğuştan ne kadarının onun etkisiyle olduğunu söyleyebilmem mümkün değil. Onun varlığının kendi varlığımdan ayrılmaz olduğunu hissediyordum. Hayatımın ayak sesleri onun adımlarındaydı. En iyi yanlarımın hepsi de ona aitti. Onun sevgi dolu dokunuşuyla canlanmamış olan hiçbir yeteneğim, hiçbir ilhamım ya da mutluluğum yoktu.”
“Sezar, Büyük İskender, Napolyon, Homeros, Shakespeare ve bütün ölümsüzlerle aynı kulüpte buluşan insan. Bundan bin yıl sonra da en az bugünkü kadar ünlü olmaya devam edecek.”
1880'de Alabama'nın küçük bir kasabasında sağlıklı bir bebek olarak doğan ve on dokuz aylıkken geçirdiği ateşli bir hastalık sonucu görme, işitme ve konuşma yetilerini yitiren Hellen Keller'ın engellerine rağmen başardıkları, onu efsanevi bir kişilik hâline getirmiştir. İnanılmaz azmiyle beş dil öğrenen, bisiklet binen, kano ve yelkenli ile gezintiye çıkan, yüzen, satranç oynayan Keller'ın hem normal daktilo ile hem de körler alfabesi ile yazdığı hayat hikayesi de tıpkı kişiliği gibi efsaneleşmiştir. İlk kez 1903'te yayımlanan Hayat Hikayem tam 50 dile çevrilerek bir klasik hâlini almıştır. Hayat Hikâyem, “Her Mücadeleyi bir Zafere dönüştürebilseydiniz neler olurdu?” diye sorarak hayat hikâyesini anlatmaya başlayan Hellen Keller'ın azim, sabır ve özveri dolu öyküsü.
“Başka insanlardan farklı olduğumu ne zaman anladım, hatırlamıyorum. Fakat öğretmenimin gelmesinden önce biliyordum bunu. Annem ya da arkadaşlarım bir şey istediklerinde benim gibi işaretler kullanmıyorlar, ağızlarıyla konuşuyorlardı. Kimi zaman sohbet eden iki kişinin arasına oturur, dudaklarına dokunurdum. Anlayamazdım ve canım sıkılırdı. Ağzımı, amaçsızca onlar gibi oynatırdım. Kimi zaman bu beni öyle sinirlendirirdi ki, yorgun düşene kadar bağırır, her yeri tekmelerdim.”
“Öğretmenim bana öyle yakındı ki, kendimi ondan ayrı düşünemiyordum. Güzel şeylerden aldığım zevkin ne kadarının doğuştan ne kadarının onun etkisiyle olduğunu söyleyebilmem mümkün değil. Onun varlığının kendi varlığımdan ayrılmaz olduğunu hissediyordum. Hayatımın ayak sesleri onun adımlarındaydı. En iyi yanlarımın hepsi de ona aitti. Onun sevgi dolu dokunuşuyla canlanmamış olan hiçbir yeteneğim, hiçbir ilhamım ya da mutluluğum yoktu.”
“Sezar, Büyük İskender, Napolyon, Homeros, Shakespeare ve bütün ölümsüzlerle aynı kulüpte buluşan insan. Bundan bin yıl sonra da en az bugünkü kadar ünlü olmaya devam edecek.”