Hayat bir hikaye arayışıdır, çizgisi düz gibi görünen ama zaman zaman zikzaklar içeren… çıkışlar vardır bu hikayede, bazen de ansızın inişler… hatta kimi zaman umutsuzca dibe vuruşlar… hiç bitmeyeceğini sandığımız sevinçleri, yine hiç bitmeyeceğini sandığımız acılar ve kederler kovalar…
“Hayat bir hikaye arayışıdır” aslında… hikayenin ana karakteri olarak geçmişe dönüp baktığımızda yaşadığımız pek çok olayın, yaşadığımız andaki etkiyi aynı canlılığı ile bırakmadığını ancak sevdiklerimizle paylaştıklarımızın en derin izleri kazıdığınızı görürüz zihnimize, derinliklerin en derinine, menzillerin en uzağına kadar beraber olmanın ne demek olduğunu işte o zaman anlarız.
“Hayat bir hikaye arayışıdır” aslında… ve hastalıklar önemli bir parçasıdır bu hikayenin… bazen başlangıcıdır bazen de sonu… en basit hastalıklar bile derin izler bırakırken bu hikayede, kanser gibi çok daha zorlayıcı hastalıklar hikayenin merkezindeki karakter kadar çevresindekilerde de derin yaralar açar.
Kanser… bırakın kanseri yaşamayı, adını duymak bile huzursuz eder insanı. Kanser hastası ve yakını olmak, hikaye arayışı olan hayatın bazen geçici bazen de kalıcı olarak değişmesine neden olur. Kanser süreci duygu fırtınaları arasında gelgitler yaşatır insana. Üzüntüyü kızgınlık; kızgınlığı çaresizlik; çaresizliği yalnızlık; yalnızlığı korku takip eder. Başlangıçta “belki yanlış teşhistir…” umuduyla beklediğiniz anlar, “neden ben?” isyanına bırakır kendini. Ama eninde sonunda “hayata tutunmanın öyküsü” keşfedilir, kanser hastası ve yakınları tarafından.
Hematolojik Onkoloji Derneği olarak böyle bir yarışma ile ortak derdimize, yanı “kanser”e farklı bir pencereden bakmayı arzuladık. Duygularımızı ve düşüncelerimizi paylaşalım ki üzüntülerimiz ve sıkıntılarımız azalsın, umudumuz artsın istedik. Çiçeğin dikeni var diye üzüleceğimize, dikenin çiçeği var diye sevinelim istedik.
Kanser yolculuğunda yolumuzu aydınlatan en önemli iki gücün “umudunu kaybetmemek” ve sıkıca “hayata tutunmak” olduğunun, zaferlerin önce beyinde kazanıldığının bilincindeyiz. Umudumuzu kaybetmeden, inançla ve hayata pozitif bakmayı öğrenerek devam ettirmeliyiz başkahramanı olduğumuz yaşam öykümüzü.
Hayat bir hikaye arayışıdır, çizgisi düz gibi görünen ama zaman zaman zikzaklar içeren… çıkışlar vardır bu hikayede, bazen de ansızın inişler… hatta kimi zaman umutsuzca dibe vuruşlar… hiç bitmeyeceğini sandığımız sevinçleri, yine hiç bitmeyeceğini sandığımız acılar ve kederler kovalar…
“Hayat bir hikaye arayışıdır” aslında… hikayenin ana karakteri olarak geçmişe dönüp baktığımızda yaşadığımız pek çok olayın, yaşadığımız andaki etkiyi aynı canlılığı ile bırakmadığını ancak sevdiklerimizle paylaştıklarımızın en derin izleri kazıdığınızı görürüz zihnimize, derinliklerin en derinine, menzillerin en uzağına kadar beraber olmanın ne demek olduğunu işte o zaman anlarız.
“Hayat bir hikaye arayışıdır” aslında… ve hastalıklar önemli bir parçasıdır bu hikayenin… bazen başlangıcıdır bazen de sonu… en basit hastalıklar bile derin izler bırakırken bu hikayede, kanser gibi çok daha zorlayıcı hastalıklar hikayenin merkezindeki karakter kadar çevresindekilerde de derin yaralar açar.
Kanser… bırakın kanseri yaşamayı, adını duymak bile huzursuz eder insanı. Kanser hastası ve yakını olmak, hikaye arayışı olan hayatın bazen geçici bazen de kalıcı olarak değişmesine neden olur. Kanser süreci duygu fırtınaları arasında gelgitler yaşatır insana. Üzüntüyü kızgınlık; kızgınlığı çaresizlik; çaresizliği yalnızlık; yalnızlığı korku takip eder. Başlangıçta “belki yanlış teşhistir…” umuduyla beklediğiniz anlar, “neden ben?” isyanına bırakır kendini. Ama eninde sonunda “hayata tutunmanın öyküsü” keşfedilir, kanser hastası ve yakınları tarafından.
Hematolojik Onkoloji Derneği olarak böyle bir yarışma ile ortak derdimize, yanı “kanser”e farklı bir pencereden bakmayı arzuladık. Duygularımızı ve düşüncelerimizi paylaşalım ki üzüntülerimiz ve sıkıntılarımız azalsın, umudumuz artsın istedik. Çiçeğin dikeni var diye üzüleceğimize, dikenin çiçeği var diye sevinelim istedik.
Kanser yolculuğunda yolumuzu aydınlatan en önemli iki gücün “umudunu kaybetmemek” ve sıkıca “hayata tutunmak” olduğunun, zaferlerin önce beyinde kazanıldığının bilincindeyiz. Umudumuzu kaybetmeden, inançla ve hayata pozitif bakmayı öğrenerek devam ettirmeliyiz başkahramanı olduğumuz yaşam öykümüzü.