Hep Uzağa Pek Ağır

Stok Kodu:
9789750518492
Boyut:
13.00x19.50
Sayfa Sayısı:
168
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015-10
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
9789750518492
459248
Hep Uzağa Pek Ağır
Hep Uzağa Pek Ağır
49.90

Ben bu kadar kötü iken neden hastalar, hasta yakınları bana York dükü imişim gibi davranıyor da, hayatını hiçbir maddi çıkar gözetmeksizin hastalarının sağlığına vakfeden, dürüst, memur zihniyetli hekimlere burun kıvırarak bakıyorlar, yetmiyor, hakaret ediyorlar, hırpalıyorlar? Hekimin iyilik dediğiniz ve o çok kutsadığınız halisane vasfının toplumda bir karşılığı olduğuna gerçekten inanıyor musunuz? Hem bana "Hipokrat yemini ettik biz, sen etmemiş miydin?" falan da demeyin boşuna. Ettim tabii, hepiniz oradaydınız. Birisi Safiye'nin hikâyesini anlatsaydı iyiydi, hatırlasaydı keşke… Aklı olan Doktor Muharrem'e yanaşır mıydı, "abi" der miydi, âşık olduğu kadını ona anlatır mıydı? Çömezlik işte. Sahi o cenaze töreni Nurdan'ın mıydı? Paranın ruhunu kemirdiği bir adam çareyi en sevdiği serçeparmağını kesmekte buldu… Dünya işte. Kim Keriman'dan daha iyi film anlatabilir ki? E n'olmuş, kimin hikâyesi yok ki demeyin, Kaya'nınki başka işte… İsimlerimiz önemlidir, bize kim olduğumuzu söyler… Ve lütfen, boşuna fısıldamıyorum, intikam soğuk yenen bir yemektir ve bazıları kurt gibi acıktı...

Hakan Kulaçoğlu, gülümsetiyor, ısıtıyor, insanın içine oturan hikâyeler anlatıyor… Daima iyicil, hayat dolu ve buruk… Hep Uzağa Pek Ağır, mağdurların, kurnazların, iyilerle kötülerin, en kirlilerle en temizlerin didişmesi… Umutsuz âşıkların, artık hiçbir şey hissetmeyenlerin; Trabzon'un; taşradan büyük şehre okumaya gelmiş, orta sınıftan efendi çocukların hikâyeleri.

Ben bu kadar kötü iken neden hastalar, hasta yakınları bana York dükü imişim gibi davranıyor da, hayatını hiçbir maddi çıkar gözetmeksizin hastalarının sağlığına vakfeden, dürüst, memur zihniyetli hekimlere burun kıvırarak bakıyorlar, yetmiyor, hakaret ediyorlar, hırpalıyorlar? Hekimin iyilik dediğiniz ve o çok kutsadığınız halisane vasfının toplumda bir karşılığı olduğuna gerçekten inanıyor musunuz? Hem bana "Hipokrat yemini ettik biz, sen etmemiş miydin?" falan da demeyin boşuna. Ettim tabii, hepiniz oradaydınız. Birisi Safiye'nin hikâyesini anlatsaydı iyiydi, hatırlasaydı keşke… Aklı olan Doktor Muharrem'e yanaşır mıydı, "abi" der miydi, âşık olduğu kadını ona anlatır mıydı? Çömezlik işte. Sahi o cenaze töreni Nurdan'ın mıydı? Paranın ruhunu kemirdiği bir adam çareyi en sevdiği serçeparmağını kesmekte buldu… Dünya işte. Kim Keriman'dan daha iyi film anlatabilir ki? E n'olmuş, kimin hikâyesi yok ki demeyin, Kaya'nınki başka işte… İsimlerimiz önemlidir, bize kim olduğumuzu söyler… Ve lütfen, boşuna fısıldamıyorum, intikam soğuk yenen bir yemektir ve bazıları kurt gibi acıktı...

Hakan Kulaçoğlu, gülümsetiyor, ısıtıyor, insanın içine oturan hikâyeler anlatıyor… Daima iyicil, hayat dolu ve buruk… Hep Uzağa Pek Ağır, mağdurların, kurnazların, iyilerle kötülerin, en kirlilerle en temizlerin didişmesi… Umutsuz âşıkların, artık hiçbir şey hissetmeyenlerin; Trabzon'un; taşradan büyük şehre okumaya gelmiş, orta sınıftan efendi çocukların hikâyeleri.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat