Hop tirinom...
“Selamun aleyküm millet, ben geldim. Hoş geldim, aç geldim… Huuu, anneciğim!” Çantamı, ceketimi sedirin üstüne attım. Ama her zamankinin aksine uyaran, kızan yok. Mutfağa yöneldim, “Önce banyoya…” diye kimse direktif de vermiyor. O yapmacıklığını bir çocuğun bile anlamakta zorlanmadığı sitemkar bakış, o “mecburi istikamet” levhası gibi banyoyu gösteren işaret parmağı nerede?
Hoptirinom…
“Yaşasın özgürlük” diye bağırmam mı gerekir? Yoksa bu kadarı da fazla mı?
Hoptirinom…Hoptirinom…Hoptiri…
Annem nerede? Herkes niye böyle üzgün? Neden kimse bana kızmıyor? Ve neden herkes konuşmayı unutmuş gibi duruyor?
Hop tirinom...
“Selamun aleyküm millet, ben geldim. Hoş geldim, aç geldim… Huuu, anneciğim!” Çantamı, ceketimi sedirin üstüne attım. Ama her zamankinin aksine uyaran, kızan yok. Mutfağa yöneldim, “Önce banyoya…” diye kimse direktif de vermiyor. O yapmacıklığını bir çocuğun bile anlamakta zorlanmadığı sitemkar bakış, o “mecburi istikamet” levhası gibi banyoyu gösteren işaret parmağı nerede?
Hoptirinom…
“Yaşasın özgürlük” diye bağırmam mı gerekir? Yoksa bu kadarı da fazla mı?
Hoptirinom…Hoptirinom…Hoptiri…
Annem nerede? Herkes niye böyle üzgün? Neden kimse bana kızmıyor? Ve neden herkes konuşmayı unutmuş gibi duruyor?