Bir hoşçakal her şeyi bitirir miydi? Biriken anıları yok eder miydi? Oysa Leyla unutulmaz bir idoldü.
Bir gün, Florya sahilinde koşarken, bir sabah elinde sigarasıyla dalgın, plak dinliyordu. Akşam saatlerinde, sarayın yeni prensesi oluyor, harem odalarında dolaşıyordu. Ağrı Dağı'nın beyaz zirvesi bile onu yansıtıyordu. Ve önemlisi, acemi bir aşığın kalbinde atıyordu.
Keşke her şeye bu kadar sinmesiydi. Ellerinde hala onun kokusu vardı. O birçok yerdeydi. Karşıdaki vişne ağacının dallarında, kayısının tadında, bedeninde, ruhunda, baktığı her noktada gülümsüyordu. Beyni Leyla diyordu, aklı Leyla'yı anlatıyordu. Onu çok şey arıyordu, sadece Hasan değil; gezdiği yerler, balkonda oturduğu iskembe, güneş onu bekliyordu. Ay ışığı solgun bakarken beceriksiz bir sigaranın dumanında savruluyordu.
"Hoşça kal Leyla, hoşça kal sevdiğim. Seni hiç unutmayacağım."
Bir hoşçakal her şeyi bitirir miydi? Biriken anıları yok eder miydi? Oysa Leyla unutulmaz bir idoldü.
Bir gün, Florya sahilinde koşarken, bir sabah elinde sigarasıyla dalgın, plak dinliyordu. Akşam saatlerinde, sarayın yeni prensesi oluyor, harem odalarında dolaşıyordu. Ağrı Dağı'nın beyaz zirvesi bile onu yansıtıyordu. Ve önemlisi, acemi bir aşığın kalbinde atıyordu.
Keşke her şeye bu kadar sinmesiydi. Ellerinde hala onun kokusu vardı. O birçok yerdeydi. Karşıdaki vişne ağacının dallarında, kayısının tadında, bedeninde, ruhunda, baktığı her noktada gülümsüyordu. Beyni Leyla diyordu, aklı Leyla'yı anlatıyordu. Onu çok şey arıyordu, sadece Hasan değil; gezdiği yerler, balkonda oturduğu iskembe, güneş onu bekliyordu. Ay ışığı solgun bakarken beceriksiz bir sigaranın dumanında savruluyordu.
"Hoşça kal Leyla, hoşça kal sevdiğim. Seni hiç unutmayacağım."