Şems'in o son mektubu sonrası ne vakittir baygınhâlde yattığını bilmeyen Mevlana, yatağın içinde doğrulur.
Kurumuş bir dal gibi düşer yana kolları. Avucundaki mendile bakar, Şems'in kan izleri hâlâ tazedir zümrüt yeşili mendilin ucunda.
“Yusuf gibi kuyuya mı attılar seni, güneşi gökten koparıphançerleyenler kim? Bu nasıl sır, adım atanın göğe yükseliyor feryadı. Bu nasıl bir gömlek, kim giyse gözlerine kan iniyor.”Kendine gelen Mevlânâ bir nara atar: “Allah'ım, acılarımı örtme!”
“Bu aşkı, bu dostluğu bize çok gördüler Şems'im.Ah, neylersin ah! Ey yaralı gönlüm, gecelere bu dilimi lal et.
Silinsin aşk künyesinde ismim, ister cemal yaz, ister celal et.Ölüm bize tez gelir şems'im, ha hançer ile gelsinha can dediklerimiz cellat olsun.”
Şems'in o son mektubu sonrası ne vakittir baygınhâlde yattığını bilmeyen Mevlana, yatağın içinde doğrulur.
Kurumuş bir dal gibi düşer yana kolları. Avucundaki mendile bakar, Şems'in kan izleri hâlâ tazedir zümrüt yeşili mendilin ucunda.
“Yusuf gibi kuyuya mı attılar seni, güneşi gökten koparıphançerleyenler kim? Bu nasıl sır, adım atanın göğe yükseliyor feryadı. Bu nasıl bir gömlek, kim giyse gözlerine kan iniyor.”Kendine gelen Mevlânâ bir nara atar: “Allah'ım, acılarımı örtme!”
“Bu aşkı, bu dostluğu bize çok gördüler Şems'im.Ah, neylersin ah! Ey yaralı gönlüm, gecelere bu dilimi lal et.
Silinsin aşk künyesinde ismim, ister cemal yaz, ister celal et.Ölüm bize tez gelir şems'im, ha hançer ile gelsinha can dediklerimiz cellat olsun.”