İbn Sina Aklın Ustası

Stok Kodu:
9786053313960
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
104
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016-11
Çeviren:
Gazi Ateş
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
9786053313960
588591
İbn Sina Aklın Ustası
İbn Sina Aklın Ustası
14.00

Bertrand Russell, “Batı Felsefesi Tarihi”nde, “Arap felsefesi orijinal bir düşünce olarak önemli değildir” iddiasında bulunur. Ona göre, “İbn Sina ve İbn Rüşd gibi kişiler, esasında yorumcudurlar”. “Kuramsal sorunlardaki bağımsızlık düşüncede hiçbir yetenek gösteremedi”ğini düşündüğü “İslam uygarlığı”nın Russell için “küçültülmemesi gereken önemi, bir aktarıcı olmasındadır.”

Russell'ın bu teziyle yalnız olmadığı, aksine yaygın bir kanıyı dile getirdiğini kabul etmek gerekir. İslam felsefesini; Yunan felsefesini aktarma ve yorumlamaya indirgeyen ve aslında İslam felsefesi diye tanımlanabilecek bir şeyin olmadığını ileri süren bu sav, yüzeyde gözlemlediğinin gerisindeki sosyal-ideolojik neden ve dinamikleri göz ardı etmektedir. Oysa bizzat bu nedenler, İslam filozoflarını daha derin felsefi çalışma, tartışma ve hatta kamplaşmalara sürüklemiştir. Örneğin, İslami fetihler geliştikçe, yani İslam kentsel yaşam ve ilişkilerle yüz yüze geldikçe, Kuran'ı ve peygamberin sözlerini yorumlamaya dair yöntemsel sorunlar artmıştır. Bu ise, ister istemez ontolojik ve metafiziksel sorunları gündeme getirmiştir. Yunan felsefesine yönelme, bizzat İslama münhasır felsefi sorular ve sorunlardan doğmuştur.

Göz ardı edilemeyecek diğer bir husus da, akıl ve inanç ilişkisi bağlamında İslam içinde yüzyıllara yayılan felsefi-ideolojik bir mücadelenin cereyan etmiş olmasıdır: “Kudretçiler” ve “cebirci”ler; Mu'tezile ve Eşariciler; kelam ve tasavvuf hareketi; Farabi, İbn Sina, İbn Rüşd, İbn Bacce, İbn Haldun gibi “Felasife” hareketiyle, başını Gazzali'nin çektiği “Kelam” hareketi... Felsefenin olmadığı şöyle dursun, bu tarihin, felsefi bakımdan pek çok orijinal fikir ve saptamaları içerdiği şüphesizdir.

İbn Sina'nın 1000. doğum yıldönümü dolayısıyla Demokratik Almanya Cumhuriyeti'nde yayımlanan bu kitap, Russell'ın sözleriyle örneklediğimiz yaygın kanaatin aksine, İslam felsefesinde akıl ve usa alan açmaya çalışan o değerli rasyonalist damarı, karşıtlarıyla birlikte yakından irdelemeye davet eden bir yaklaşımın ürünüdür.

Bertrand Russell, “Batı Felsefesi Tarihi”nde, “Arap felsefesi orijinal bir düşünce olarak önemli değildir” iddiasında bulunur. Ona göre, “İbn Sina ve İbn Rüşd gibi kişiler, esasında yorumcudurlar”. “Kuramsal sorunlardaki bağımsızlık düşüncede hiçbir yetenek gösteremedi”ğini düşündüğü “İslam uygarlığı”nın Russell için “küçültülmemesi gereken önemi, bir aktarıcı olmasındadır.”

Russell'ın bu teziyle yalnız olmadığı, aksine yaygın bir kanıyı dile getirdiğini kabul etmek gerekir. İslam felsefesini; Yunan felsefesini aktarma ve yorumlamaya indirgeyen ve aslında İslam felsefesi diye tanımlanabilecek bir şeyin olmadığını ileri süren bu sav, yüzeyde gözlemlediğinin gerisindeki sosyal-ideolojik neden ve dinamikleri göz ardı etmektedir. Oysa bizzat bu nedenler, İslam filozoflarını daha derin felsefi çalışma, tartışma ve hatta kamplaşmalara sürüklemiştir. Örneğin, İslami fetihler geliştikçe, yani İslam kentsel yaşam ve ilişkilerle yüz yüze geldikçe, Kuran'ı ve peygamberin sözlerini yorumlamaya dair yöntemsel sorunlar artmıştır. Bu ise, ister istemez ontolojik ve metafiziksel sorunları gündeme getirmiştir. Yunan felsefesine yönelme, bizzat İslama münhasır felsefi sorular ve sorunlardan doğmuştur.

Göz ardı edilemeyecek diğer bir husus da, akıl ve inanç ilişkisi bağlamında İslam içinde yüzyıllara yayılan felsefi-ideolojik bir mücadelenin cereyan etmiş olmasıdır: “Kudretçiler” ve “cebirci”ler; Mu'tezile ve Eşariciler; kelam ve tasavvuf hareketi; Farabi, İbn Sina, İbn Rüşd, İbn Bacce, İbn Haldun gibi “Felasife” hareketiyle, başını Gazzali'nin çektiği “Kelam” hareketi... Felsefenin olmadığı şöyle dursun, bu tarihin, felsefi bakımdan pek çok orijinal fikir ve saptamaları içerdiği şüphesizdir.

İbn Sina'nın 1000. doğum yıldönümü dolayısıyla Demokratik Almanya Cumhuriyeti'nde yayımlanan bu kitap, Russell'ın sözleriyle örneklediğimiz yaygın kanaatin aksine, İslam felsefesinde akıl ve usa alan açmaya çalışan o değerli rasyonalist damarı, karşıtlarıyla birlikte yakından irdelemeye davet eden bir yaklaşımın ürünüdür.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat