Ehl-i Beyt (a.s.) sevgisi, pek çoklarının zannettiğinin aksine tarihin belirli bir kesitinde, belli siyasî-sınıfsal maddî asabiyetlerin belirleyiciliği ile bir hanedanın taraftarlığını yapmaktan ibaret değildir. Ehl-i Beyt (a.s.) -elbette ıstılahî anlamı ile yani sadece on dört kişi- Hak Teâlâ'nın, tüm kemâl sıfatlarının tecelligâhı olan aynası -insanî varoluşun imkân dairesi elverdiğince tabi- ve o aynanın da önündeki her insanın hakiki mertebesini yansıtan bir ölçüt olması itibarıyla ontolojik bir cevherdir de. Kitabımızın konusunu teşkil eden İbn Teymiyye İslam tarihinin en tartışmalı kişilerinden olmakla birlikte, onun Ehl-i Beyt karşısındaki garazkar düşmanlığı hem savunucuları hem de zemmedicileri nezdinde ve ülkemizde yayınlanan eserlerde, akademik ilmî mahfiller de dahil kültürel kamuoyunda yeterince dikkat çekmemiş gözükmektedir.
İbn Teymiyye'nin Ehl-i Beyt ve Şîa karşıtlığının arka fonunda yer alan, taraftarı olduğu Memlükler Devleti ile Şiî eğilimli, hatta bazı devrelerinde tamamen Şiî İlhanlı hanedanı arasındaki rekabeti görmezden gelmenin de doğru olmadığına inanıyoruz. Elinizdeki eser ise İbn Teymiyye'nin fazla değinilmeyen ve çoklarınca da bilinmediğini düşündüğümüz bu yönünü, kendi sözlerine ve güvenilir kaynaklara atıfla gözler önüne sermektedir.
Ehl-i Beyt (a.s.) sevgisi, pek çoklarının zannettiğinin aksine tarihin belirli bir kesitinde, belli siyasî-sınıfsal maddî asabiyetlerin belirleyiciliği ile bir hanedanın taraftarlığını yapmaktan ibaret değildir. Ehl-i Beyt (a.s.) -elbette ıstılahî anlamı ile yani sadece on dört kişi- Hak Teâlâ'nın, tüm kemâl sıfatlarının tecelligâhı olan aynası -insanî varoluşun imkân dairesi elverdiğince tabi- ve o aynanın da önündeki her insanın hakiki mertebesini yansıtan bir ölçüt olması itibarıyla ontolojik bir cevherdir de. Kitabımızın konusunu teşkil eden İbn Teymiyye İslam tarihinin en tartışmalı kişilerinden olmakla birlikte, onun Ehl-i Beyt karşısındaki garazkar düşmanlığı hem savunucuları hem de zemmedicileri nezdinde ve ülkemizde yayınlanan eserlerde, akademik ilmî mahfiller de dahil kültürel kamuoyunda yeterince dikkat çekmemiş gözükmektedir.
İbn Teymiyye'nin Ehl-i Beyt ve Şîa karşıtlığının arka fonunda yer alan, taraftarı olduğu Memlükler Devleti ile Şiî eğilimli, hatta bazı devrelerinde tamamen Şiî İlhanlı hanedanı arasındaki rekabeti görmezden gelmenin de doğru olmadığına inanıyoruz. Elinizdeki eser ise İbn Teymiyye'nin fazla değinilmeyen ve çoklarınca da bilinmediğini düşündüğümüz bu yönünü, kendi sözlerine ve güvenilir kaynaklara atıfla gözler önüne sermektedir.