Ve onları doğuran kadınlar, metal parçaları arasında yeşil bir dala tutunacaklardı. Bir üzüm yaprağı inceliğinde hayatları…Doğurdukları kavmin hüznünü taşıyarak kaldırım taşlarına çöküyorlar. Bu çöküşü kim durduracak. Ürkek gözlerle bakıyorlar şehrin varoşlarına. Çatlamış ayak tabanları betonda yanıyor. Sürmeli gözlerinde kaybol yolcu. Hala karalar giymekteler. Eteklerinde taşıdıkları hayat dağılıyor dünyanın sokaklarına. Sessizce dokun kara fistanlarına, hikâyeleri kollarından bedenine doğru yürüyecek.
Gözlerine ulaştığında derin bir mateme tutulacaksın. Belki öyle uzun bir yoldalar ki, kimse bilmiyor nereden geldiler ve nereye gidecekler. Kaldırım taşlarına serdikleri eteklerinde her şeyleri… Çölün kadınları ve zamanını yitirmiş gölgelerin. Hallerini yoksulluğun anlatamadığı bir duraktalar, girdikleri uzun yolun…
Ve onları doğuran kadınlar, metal parçaları arasında yeşil bir dala tutunacaklardı. Bir üzüm yaprağı inceliğinde hayatları…Doğurdukları kavmin hüznünü taşıyarak kaldırım taşlarına çöküyorlar. Bu çöküşü kim durduracak. Ürkek gözlerle bakıyorlar şehrin varoşlarına. Çatlamış ayak tabanları betonda yanıyor. Sürmeli gözlerinde kaybol yolcu. Hala karalar giymekteler. Eteklerinde taşıdıkları hayat dağılıyor dünyanın sokaklarına. Sessizce dokun kara fistanlarına, hikâyeleri kollarından bedenine doğru yürüyecek.
Gözlerine ulaştığında derin bir mateme tutulacaksın. Belki öyle uzun bir yoldalar ki, kimse bilmiyor nereden geldiler ve nereye gidecekler. Kaldırım taşlarına serdikleri eteklerinde her şeyleri… Çölün kadınları ve zamanını yitirmiş gölgelerin. Hallerini yoksulluğun anlatamadığı bir duraktalar, girdikleri uzun yolun…