Akan zaman içinde insanlık, kendilerine dönem dönem gönderilen yol göstericilere rağmen sık sık Yaratıcısını unutarak başka varlıklara kurtarıcı gözüyle bakma hatasına düşmekten geri duramadı. İşte insanlığın beklediği son kurtarıcı İki Cihan Sultanı Hazreti Muhammed Mustafa'nın (sallallahu aleyhi ve sellem) dünyayı teşrif ettiği zaman da bu şekilde din adına büyük bir çöküşün yaşandığı yıllardı. Takvimler, 20 Nisan 571'i gösteriyordu. Bir pazartesi günüydü. Tan yerinin aydınlığa kavuşmasına çok az kalmıştı ki alemlerin Sultanı dünyaya şeref verdi. O an doğuma şahitlik eden kutlu evin her bir köşesi nur kesilmiş, bütün dünya nurla dolmuş, sanki gökteki yıldızlar salkım salkım uzanmış ve yere dökülecek gibi olmuştu. Adeta varlık, hal diliyle, hasretle beklenen Son Sultan'a “Hoş geldin!” diyordu. O, hem varlığın vücut bulmasındaki sebep idi hem de insanlığın geleceği O'nun getireceği mesajda saklıydı.
Akan zaman içinde insanlık, kendilerine dönem dönem gönderilen yol göstericilere rağmen sık sık Yaratıcısını unutarak başka varlıklara kurtarıcı gözüyle bakma hatasına düşmekten geri duramadı. İşte insanlığın beklediği son kurtarıcı İki Cihan Sultanı Hazreti Muhammed Mustafa'nın (sallallahu aleyhi ve sellem) dünyayı teşrif ettiği zaman da bu şekilde din adına büyük bir çöküşün yaşandığı yıllardı. Takvimler, 20 Nisan 571'i gösteriyordu. Bir pazartesi günüydü. Tan yerinin aydınlığa kavuşmasına çok az kalmıştı ki alemlerin Sultanı dünyaya şeref verdi. O an doğuma şahitlik eden kutlu evin her bir köşesi nur kesilmiş, bütün dünya nurla dolmuş, sanki gökteki yıldızlar salkım salkım uzanmış ve yere dökülecek gibi olmuştu. Adeta varlık, hal diliyle, hasretle beklenen Son Sultan'a “Hoş geldin!” diyordu. O, hem varlığın vücut bulmasındaki sebep idi hem de insanlığın geleceği O'nun getireceği mesajda saklıydı.