23 Temmuz 1908 tarihinde Kanûn-ı Esâsî'nin tekrar yürürlüğe girmesinden sonra birçok eksiğine rağmen Osmanlı Devleti'nde parlamenter rejim başlamış ve bunun sonucu olarak da, meclis açılmış ve siyasi partiler kurulmuştur. Kurulan siyasi partiler, propaganda için basın desteğine ihtiyaç duymuşlar ve bu amaçla ya mevcut gazetelerden bazılarını kendi tarafına çekmeye çalışmışlar ya da kendi gazetelerini yayın hayatına sokmuşlardır. İkinci Meşrutiyet Dönemi'nde çok az gazete tarafsız kalabilmiştir. Dolayısıyla İkinci Meşrutiyet Dönemi'nin belirgin gazeteciliği "parti gazeteciliği" olmuştur. İkinci Meşrutiyet Dönemi'nde parti gazetesi olarak neşredilen gazetelerden biri de, Dersim Mebusu Lütfi Fikri Bey'in yayınladığı Tanzimat gazetesidir. Tanzimat, Mutedil Hürriyetperverân Fırkası'nı desteklemek amacıyla yayın hayatına girmiştir. Bir süre sonra Mutedil Hürriyetperverân Fırkası'nın da katıldığı Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nı desteklemeye başlamıştır. Yayın hayatının sonuna doğru Lütfi Fikri Bey'in tüm fiırkalarla ilişkisini kesmesi üzerine, Tanzimat kısa bir dönem tarafsız bir yayın politikası izlemiştir. Tanzimat'ın tespit edilebilen son sayısı, Bâb-ı Âlî Baskını'nın olduğu gün neşredilmiştir. Lütfi Fikri Bey, bu tarihten sonra da gazete çıkarmak istemiş, ancak bu girişimi İttihatçılar tarafından engellenmiştir. İkinci Meşrutiyet siyasî tarihi ve Türkiye'de muhalefetin gelişimi açısından Lütfi Fikri Bey ve neşrettiği Tanzimat gazetesi büyük bir öneme sahiptir. Zira Tanzimat, İkinci Meşrutiyet Dönemi'nde nispeten sorumlu muhalefet anlayışıyla hareket edebilmiş ender gazetelerden biridir. Bugüne kadar Lütfi Fikri Bey birkaç çalışmaya konu olmuşken, Tanzimat gazetesi özelinde bir araştırma yapılmamıştır. Bu hem Türk Basın Tarihi açısından hem de Türkiye'de muhalefetin kültürel temellerinin ortaya konması açısından önemli bir eksiklik oluşturmaktadır. İfade edilen sebeplerden dolayı bu eserde Tanzimat gazetesi ele alınmış ve gazetenin İkinci Meşrutiyet devrinde yaşadığı ilginç yayın serüveni ile siyasî olaylara bakış açısı ortaya konmuştur.
23 Temmuz 1908 tarihinde Kanûn-ı Esâsî'nin tekrar yürürlüğe girmesinden sonra birçok eksiğine rağmen Osmanlı Devleti'nde parlamenter rejim başlamış ve bunun sonucu olarak da, meclis açılmış ve siyasi partiler kurulmuştur. Kurulan siyasi partiler, propaganda için basın desteğine ihtiyaç duymuşlar ve bu amaçla ya mevcut gazetelerden bazılarını kendi tarafına çekmeye çalışmışlar ya da kendi gazetelerini yayın hayatına sokmuşlardır. İkinci Meşrutiyet Dönemi'nde çok az gazete tarafsız kalabilmiştir. Dolayısıyla İkinci Meşrutiyet Dönemi'nin belirgin gazeteciliği "parti gazeteciliği" olmuştur. İkinci Meşrutiyet Dönemi'nde parti gazetesi olarak neşredilen gazetelerden biri de, Dersim Mebusu Lütfi Fikri Bey'in yayınladığı Tanzimat gazetesidir. Tanzimat, Mutedil Hürriyetperverân Fırkası'nı desteklemek amacıyla yayın hayatına girmiştir. Bir süre sonra Mutedil Hürriyetperverân Fırkası'nın da katıldığı Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nı desteklemeye başlamıştır. Yayın hayatının sonuna doğru Lütfi Fikri Bey'in tüm fiırkalarla ilişkisini kesmesi üzerine, Tanzimat kısa bir dönem tarafsız bir yayın politikası izlemiştir. Tanzimat'ın tespit edilebilen son sayısı, Bâb-ı Âlî Baskını'nın olduğu gün neşredilmiştir. Lütfi Fikri Bey, bu tarihten sonra da gazete çıkarmak istemiş, ancak bu girişimi İttihatçılar tarafından engellenmiştir. İkinci Meşrutiyet siyasî tarihi ve Türkiye'de muhalefetin gelişimi açısından Lütfi Fikri Bey ve neşrettiği Tanzimat gazetesi büyük bir öneme sahiptir. Zira Tanzimat, İkinci Meşrutiyet Dönemi'nde nispeten sorumlu muhalefet anlayışıyla hareket edebilmiş ender gazetelerden biridir. Bugüne kadar Lütfi Fikri Bey birkaç çalışmaya konu olmuşken, Tanzimat gazetesi özelinde bir araştırma yapılmamıştır. Bu hem Türk Basın Tarihi açısından hem de Türkiye'de muhalefetin kültürel temellerinin ortaya konması açısından önemli bir eksiklik oluşturmaktadır. İfade edilen sebeplerden dolayı bu eserde Tanzimat gazetesi ele alınmış ve gazetenin İkinci Meşrutiyet devrinde yaşadığı ilginç yayın serüveni ile siyasî olaylara bakış açısı ortaya konmuştur.