İkinci Meşrutiyet bugünün kapılarını açan anahtarları verecek özlü bir devredir. Osmanlı İmparatorluğu, tarihin bu sayfasında en kritik anlarını yaşamış, bu devrede tarihe karışmıştır. Fakat yeni bir Türkiye'nin doğum sancıları da İkinci Meşrutiyet yılları içindedir. Meşrutiyet, yaşamak için çırpınan ve düşünen bir süredir. Bir imparatorluğunu geçmişine, haline ve geleceğine ait bütün sorular 1908'den itibaren büyük bir açıklıkla sorulmuş ve cevaplar aranmıştır. Siyasî fikir cereyanları kaynaklarını bu arayıştan alırlar. Cevaplar 1913 sonuna kadar nispeten geniş bir kitle, bu tarihten itibaren de tek parti ideologları tarafından tek yönde aranmıştır. Bunlara iktidardakiler gibi düşünmeyenlerin sürgünde, Mütareke devresindeki çalışmaları da katılmalıdır. Bu çalışmalar ilk defa, Batı ile Doğunun açık ve zarurî bir sentez denemeleridir. Bütün bu arayış ve buluşlar hâlâ yaşayan ve süregelen bir oluşun önemli bir safhasındadırlar.
Meşrutiyet, Türkleri imparatorluk formülünden demokratik bir cumhuriyet formülüne iletmiş olan köprüdür. Ne yazık ki, uzun yıllar araştırılmamış, incelenmemiş, küçümsenmiş ve ihmal edilmiş bir zaman parçasıdır. Bugünün insanı, üzerinde hâlâ tesir icra eden bir devreyi bilmekle ödevlidir.
Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya
İkinci Meşrutiyet bugünün kapılarını açan anahtarları verecek özlü bir devredir. Osmanlı İmparatorluğu, tarihin bu sayfasında en kritik anlarını yaşamış, bu devrede tarihe karışmıştır. Fakat yeni bir Türkiye'nin doğum sancıları da İkinci Meşrutiyet yılları içindedir. Meşrutiyet, yaşamak için çırpınan ve düşünen bir süredir. Bir imparatorluğunu geçmişine, haline ve geleceğine ait bütün sorular 1908'den itibaren büyük bir açıklıkla sorulmuş ve cevaplar aranmıştır. Siyasî fikir cereyanları kaynaklarını bu arayıştan alırlar. Cevaplar 1913 sonuna kadar nispeten geniş bir kitle, bu tarihten itibaren de tek parti ideologları tarafından tek yönde aranmıştır. Bunlara iktidardakiler gibi düşünmeyenlerin sürgünde, Mütareke devresindeki çalışmaları da katılmalıdır. Bu çalışmalar ilk defa, Batı ile Doğunun açık ve zarurî bir sentez denemeleridir. Bütün bu arayış ve buluşlar hâlâ yaşayan ve süregelen bir oluşun önemli bir safhasındadırlar.
Meşrutiyet, Türkleri imparatorluk formülünden demokratik bir cumhuriyet formülüne iletmiş olan köprüdür. Ne yazık ki, uzun yıllar araştırılmamış, incelenmemiş, küçümsenmiş ve ihmal edilmiş bir zaman parçasıdır. Bugünün insanı, üzerinde hâlâ tesir icra eden bir devreyi bilmekle ödevlidir.
Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya