Ali Cevat Bey'in Fezleke'si,ruzname şeklinde ve hadiselerin amilleri ve intibaları pek taze iken günü gününe yazılmış bir siyasi hatırat değildir.Bilakis İkinci Meşrutiyet devrinin dağdağalarla dolu çeşitli olaylarla geçip sonunda askeri bir ihtilal ve onun yine ordu tarafından bastırılmasıyla yakın tarihimize istikamet değiştirerek kapanan,ilk sekiz buçuk ayı,tamamen maziye karıştıktan sonra kaleme almınmştır.
Muharririn en yakın şahitlerinden biri olduğu 31 Mart vakası,memlekette meşrutiyet idaresini kurmakla övünen,fakat bununla beraber Osmanlı tahtında 33 sene fermanferma olmuş bulunan mutlakiyet devrinin son hükümdarını devirmiş ve onun yanı başında mutemedi bir insan sıfatiyle son safhada ağır bir vazife yükü taşımış bulunan Cevat Bey de, kendi tabiriyle,Bebek'deki
beyt-ül hazen'ine çekilmişti.
Muharrir burada,şahidi olduğu hadiseler zincirinin canlı intibaları kuvvetini kaybetmeden onların en derin izli olanlarını,kronolojik sırada az dikkat etmekle beraber,neşir için hazırlanan bir kitapta bulunması gereken tasnif ve tertibe tabi tutmadan yazmak suretiyle ''Fezleke'' adını verdiği bu hatırat mecmuasını vücuda getirmiştir. O sırada pek taze olan 31 Mart vakasının içyüzü hakkında söylenen ve yazılan bir çok görüş ve düşüncelerin herhangi bir suretle tenkid veya münakaşasına hiç temas etmemekle beraber,bunlardan bir çoğunun gerçekle olan uygunluk ve aykırılıklarını da gözününde tuttuğu hatıratını bazı kısımlarından anlaşılmaktadır.
Cevat Bey'in en çok dikkat ettiiği ve bilhassa hadiselerin cereyanı sırasında Sultanla olan temaslarında,her ikisinin görüş ve düşüncelerini açıklayan muhaverelerini hemen aynen denilebilecek derecede canlandırarak nakletmek olmuştur.Bu itibarla eser,Abdülhamid'in
karakterolojisini aydınlatma bakımından da ayrıca özel bir değer taşımaktadır.
Ali Cevat Bey'in Fezleke'si,ruzname şeklinde ve hadiselerin amilleri ve intibaları pek taze iken günü gününe yazılmış bir siyasi hatırat değildir.Bilakis İkinci Meşrutiyet devrinin dağdağalarla dolu çeşitli olaylarla geçip sonunda askeri bir ihtilal ve onun yine ordu tarafından bastırılmasıyla yakın tarihimize istikamet değiştirerek kapanan,ilk sekiz buçuk ayı,tamamen maziye karıştıktan sonra kaleme almınmştır.
Muharririn en yakın şahitlerinden biri olduğu 31 Mart vakası,memlekette meşrutiyet idaresini kurmakla övünen,fakat bununla beraber Osmanlı tahtında 33 sene fermanferma olmuş bulunan mutlakiyet devrinin son hükümdarını devirmiş ve onun yanı başında mutemedi bir insan sıfatiyle son safhada ağır bir vazife yükü taşımış bulunan Cevat Bey de, kendi tabiriyle,Bebek'deki
beyt-ül hazen'ine çekilmişti.
Muharrir burada,şahidi olduğu hadiseler zincirinin canlı intibaları kuvvetini kaybetmeden onların en derin izli olanlarını,kronolojik sırada az dikkat etmekle beraber,neşir için hazırlanan bir kitapta bulunması gereken tasnif ve tertibe tabi tutmadan yazmak suretiyle ''Fezleke'' adını verdiği bu hatırat mecmuasını vücuda getirmiştir. O sırada pek taze olan 31 Mart vakasının içyüzü hakkında söylenen ve yazılan bir çok görüş ve düşüncelerin herhangi bir suretle tenkid veya münakaşasına hiç temas etmemekle beraber,bunlardan bir çoğunun gerçekle olan uygunluk ve aykırılıklarını da gözününde tuttuğu hatıratını bazı kısımlarından anlaşılmaktadır.
Cevat Bey'in en çok dikkat ettiiği ve bilhassa hadiselerin cereyanı sırasında Sultanla olan temaslarında,her ikisinin görüş ve düşüncelerini açıklayan muhaverelerini hemen aynen denilebilecek derecede canlandırarak nakletmek olmuştur.Bu itibarla eser,Abdülhamid'in
karakterolojisini aydınlatma bakımından da ayrıca özel bir değer taşımaktadır.