İkinci Dünya Savaşı, dünya devletlerinin belirli kutuplara ayrılması ve savaş sonrası yıkılan devletlerin yeniden imarı için kalkınma çabalarının artırılması gereğini ortaya çıkarmıştır. Savaş sonrası birçok sömürgenin bağımsızlıklarını kazanmasıyla, eskiden bağımlı oldukları devletleri iktisadi açıdan yakalamak gereği duymaya başlamışlardır. Bu olgu, dünya devletleri arasında gelişmiş, gelişmekte olan veya azgelişmiş ülkeler şeklinde bir sınıflandırmaya yol açmıştır.
Öte yandan birçok ülke piyasa ekonomisi veya merkezi planlamayı tercih etmiştir. Çoğu ülkede iktisadi planlama yaygın olarak kullanılmıştır. Ancak günümüzde küreselleşmenin de etkisiyle planlamanın rolü giderek bulanıklaşmaya başlamış, bölgesel ve kentsel sistemler üzerindeki baskılar artmıştır. Bunun sonucunda giderek artan sosyo-ekonomik ve çevresel bunalımlar mevcut düşünce sisteminin değiştirilmesi gerektiğini göstermiştir. Bu bağlamda, bölgelerin artan sosyo-ekonomik ve çevresel kırılganlıklarının ve ortaya çıkan risklerin azaltılabilmesi ya da ortadan kaldırılması için mevcut planlama modellerinde değişmelerin gerekliliğini ortaya koymuştur. Benzer tartışmalar uzun süre kalkınma planları uygulamış olan Türkiye açısından da geçerlidir.
İkinci baskısını yaptığımız bu çalışma, lisans ve lisansüstü programı öğrencilerine verilen İktisadi Planlama dersi için ders notları şeklinde hazırlanmış ve zaman içerisinde güncellenerek ders kitabına dönüştürülmüştür. Çalışmanın hazırlanmasında emeği geçen değerli meslektaşlarıma, baskı ve düzenleme işlerini yürüten yayınevi personeline çok teşekkür ederim. Ayrıca akademik hayatım boyunca, çalışmalarım ve işimdeki yoğunluktan dolayı zaman zaman ihmal ettiğim sevgili eşim Sevgi ve çocuklarım Tuba, Yasin ve Merve'ye sabırlarından dolayı teşekkür ederim. Son olarak çalışmanın birçok eksikliklerinin
olduğu bilincindeyim. Bu yüzden çalışmayla ilgili her türlü eleştirileri bekliyor; saygılarımı sunuyorum.
İkinci Dünya Savaşı, dünya devletlerinin belirli kutuplara ayrılması ve savaş sonrası yıkılan devletlerin yeniden imarı için kalkınma çabalarının artırılması gereğini ortaya çıkarmıştır. Savaş sonrası birçok sömürgenin bağımsızlıklarını kazanmasıyla, eskiden bağımlı oldukları devletleri iktisadi açıdan yakalamak gereği duymaya başlamışlardır. Bu olgu, dünya devletleri arasında gelişmiş, gelişmekte olan veya azgelişmiş ülkeler şeklinde bir sınıflandırmaya yol açmıştır.
Öte yandan birçok ülke piyasa ekonomisi veya merkezi planlamayı tercih etmiştir. Çoğu ülkede iktisadi planlama yaygın olarak kullanılmıştır. Ancak günümüzde küreselleşmenin de etkisiyle planlamanın rolü giderek bulanıklaşmaya başlamış, bölgesel ve kentsel sistemler üzerindeki baskılar artmıştır. Bunun sonucunda giderek artan sosyo-ekonomik ve çevresel bunalımlar mevcut düşünce sisteminin değiştirilmesi gerektiğini göstermiştir. Bu bağlamda, bölgelerin artan sosyo-ekonomik ve çevresel kırılganlıklarının ve ortaya çıkan risklerin azaltılabilmesi ya da ortadan kaldırılması için mevcut planlama modellerinde değişmelerin gerekliliğini ortaya koymuştur. Benzer tartışmalar uzun süre kalkınma planları uygulamış olan Türkiye açısından da geçerlidir.
İkinci baskısını yaptığımız bu çalışma, lisans ve lisansüstü programı öğrencilerine verilen İktisadi Planlama dersi için ders notları şeklinde hazırlanmış ve zaman içerisinde güncellenerek ders kitabına dönüştürülmüştür. Çalışmanın hazırlanmasında emeği geçen değerli meslektaşlarıma, baskı ve düzenleme işlerini yürüten yayınevi personeline çok teşekkür ederim. Ayrıca akademik hayatım boyunca, çalışmalarım ve işimdeki yoğunluktan dolayı zaman zaman ihmal ettiğim sevgili eşim Sevgi ve çocuklarım Tuba, Yasin ve Merve'ye sabırlarından dolayı teşekkür ederim. Son olarak çalışmanın birçok eksikliklerinin
olduğu bilincindeyim. Bu yüzden çalışmayla ilgili her türlü eleştirileri bekliyor; saygılarımı sunuyorum.