İ'lâmü'l-muvakki'în, Allah'a ve cennete ulaşmanın tek yolu olan Hz. Peygamber'e uymanın, onu sevmenin gerekliliği ile başlar, ardından en şerefli ilim olarak nitelediği tevhid ilmi ile en yararlı ilim olarak tavsif ettiği fıkıh ilminin Resûl-i Ekrem'den alınacağını belirterek devam eder. Kitabın başlangıcından itibaren ele alınan meselelerde öncelikle Kur'ân'ın hemen ardından da hadislerin delil olarak zikredilmesi ve bu bağlamda Kur'ân âyetleri ve hadislere yaklaşık üç bin beş yüz yerde atıf yapılması da bu yargıyı doğrular.
İbn Kayyım eserinin başlarında ashâb tabakasından itibaren fıkhî bilgisiyle öne çıkan isimlere İslâm coğrafyası (emsâr) bağlamında temas eder ve müçtehit imâmlardan mezheplerin oluşumuna kadarki süreci genel hatlarıyla dikkate sunar. Onun re'y (içtihâd) ile ilgili tartışmalara değinerek övülen re'yin çerçevesini bazı uygulama ve görüşlerle çizmeye çalışmasını, belli şartlara sahip olunması durumunda içtihâd müessesesinin görevini icra edeceği şeklinde yorumlamak mümkündür.
Kitabın en dikkat çekici ve uzun bölümlerinden biri, yargı ve şâhitlik hukuku konularındaki ilk ve en önemli yazılı belge kabul edilen Hz. Ömer'in (ö.23/644) Ebû Mûsâ el-Eş‘ari'ye (ö.42/662- 663) yazdığı mektubun uzunca tahlil edildiği kısımdır. Bu kısımda, mezkûr mektup cümle cümle ele alınarak şerh edilmiş, zaman zaman ana konudan da uzaklaşılarak konu ile doğrudan ilgili olmayan meselelere de yer verilmiştir.
İ'lâmü'l-muvakki'în, Allah'a ve cennete ulaşmanın tek yolu olan Hz. Peygamber'e uymanın, onu sevmenin gerekliliği ile başlar, ardından en şerefli ilim olarak nitelediği tevhid ilmi ile en yararlı ilim olarak tavsif ettiği fıkıh ilminin Resûl-i Ekrem'den alınacağını belirterek devam eder. Kitabın başlangıcından itibaren ele alınan meselelerde öncelikle Kur'ân'ın hemen ardından da hadislerin delil olarak zikredilmesi ve bu bağlamda Kur'ân âyetleri ve hadislere yaklaşık üç bin beş yüz yerde atıf yapılması da bu yargıyı doğrular.
İbn Kayyım eserinin başlarında ashâb tabakasından itibaren fıkhî bilgisiyle öne çıkan isimlere İslâm coğrafyası (emsâr) bağlamında temas eder ve müçtehit imâmlardan mezheplerin oluşumuna kadarki süreci genel hatlarıyla dikkate sunar. Onun re'y (içtihâd) ile ilgili tartışmalara değinerek övülen re'yin çerçevesini bazı uygulama ve görüşlerle çizmeye çalışmasını, belli şartlara sahip olunması durumunda içtihâd müessesesinin görevini icra edeceği şeklinde yorumlamak mümkündür.
Kitabın en dikkat çekici ve uzun bölümlerinden biri, yargı ve şâhitlik hukuku konularındaki ilk ve en önemli yazılı belge kabul edilen Hz. Ömer'in (ö.23/644) Ebû Mûsâ el-Eş‘ari'ye (ö.42/662- 663) yazdığı mektubun uzunca tahlil edildiği kısımdır. Bu kısımda, mezkûr mektup cümle cümle ele alınarak şerh edilmiş, zaman zaman ana konudan da uzaklaşılarak konu ile doğrudan ilgili olmayan meselelere de yer verilmiştir.