“Kozmopolit sözcüğü iki dünya savaşı arasındaki Avrupa'da, yabancı düşmanları, faşistler ve Yahudi karşıtları için kirli bir kelimeydi, ancak aynı zamanda bir kod adıydı. Kozmopolitlik hiç kimsede dev Viyanalı yazar ve hümanist Stefan Zweig'ın kişiliğindeki kadar karizmatik şekilde cisimleşmemiştir. Naziler Avusturya'yı işgal ettiğinde Zweig anayurdundan sürülmüştü. Kendisi geçtiğimiz asırda dünya edebiyatındaki haklı yerinden de sürgün edildi. George Prochnik'in bu büyüleyici ve titiz biyografisinde sürgün, evine dönüyor.”
Judith Thurman, Isak Dinesen: The Life of a Storyteller'ın yazarı
“Stefan Zweig'ın sürgününü hassas, duygusal açıdan şaşmaz ve fevkalade çağdaş üslupla kaleme alan George Prochnik, bu konuda okuduğum diğer tüm yazarlardan daha başarılı biçimde, savaş döneminde yurdundan edilmenin acı dolu entelektüel ve ruhsal bedelini aktarıyor. Öznesinin dokunaklı ve şaşırtıcı arayışının –savaş öncesi Viyanası'ndan New York'un taşrasına, 1939 Dünya Fuarı'ndan nihayetinde Zweig'ın yaşamına son verdiği Brezilya'daki ücra köye kadar– dikkatlice izini sürerek, Avrupa'nın en büyük edebi şöhretlerden birinin Goebbels'in ‘gidecek olan leşler' diye aşağıladığı umutsuz, kültürden yoksun sürgünlerden birine dönüşmesini canlandırıyor. Çoğumuz için hayal edemeyeceğimiz türden bir yenilginin içyüzünü kavramak adına yazarın kendi ailesinin savaş dönemine ait geçmişine başvurması ise bu kitabın kayda değer yönlerinden sadece biri. Biyografik empati ve imgelemin olağanüstü bir çalışması.”
Daniel Mendelsohn, The Lost: A Search for Six of Six Million'ın yazarı
“George Prochnik genellikle en kalıplaşmış alan olarak düşünebileceğimiz biyografi yazınındaki gelenekleri ters yüz ederek, bizleri bir yazarın kişiliğine götüren hareketli ve gerilim dolu, neredeyse romanvari bir keşif yolculuğuna çıkarıyor. Bu kişinin, döneminde Alman dilinin en sıra dışı ve en çok zulmedilmiş yazarı Stefan Zweig olması kitabı iki kat dikkat çekici kılıyor.”
Lawrence Osborne, The Forgiven'ın yazarı
“Prochnik kıvrak zekayla ve duygusallığa kaçmadan, anlaşılması güç bir karakter olan Zweig'ın yaşamını kavramamızı sağlıyor. Kavradığımız sürgün, kimi yazar için lambadaki cin iken, kimileri için öldürücü darbe anlamına gelir. Hayatı, Nazilerden kaçtıktan sonra, eşiyle birlikte çifte intiharla son bulan Zweig için de ikincisinin geçerli olduğu söylenebilir. Biyografi, Zweig'ın dünyası –gazetecilik, kafe kültürü, Viyanalılığa özgü kendini beğenmişlik, Yahudiliğe özgü kendini beğenmişlik üzerine dört dörtlük mini denemeler etrafında şekilleniyor. Karşılığında Prochnik'in kendi öyküsüyle kucaklaşıyor: Yazar Almanya ilhakının ardından Avusturya'dan kaçıp Amerika'ya yerleşmiş bir ailede büyümüş. Kitap W. G. Sebald'ın izinden gidiyor.”
Joan Acocella, The New Yorker
“İmkânsız Sürgün, parlak bir biyografik meditasyon. Prochnik'in üslubu hem düşünceli hem hızlı; bir beatnik dehanın risksever ateşliliğiyle Walter Benjamin'in görkemli tekinsizliğini birleştiriyor. Bitmek bilmeyen, hüzünlü gezerliğin ustaca hikayesinin altında yatan dokunaklı ve bilgece duyguya hayran kaldım.”
Wayne Koestenbaum, şair ve eleştirmen
“George Prochnik'in İmkansız Sürgün'ü, bir zamanlar dünya çapında sevilen ancak günümüzde unutulmaya yüz tutmuş Avusturyalı yazar Stefan Zweig'ın hayatının derinlemesine araştırılmış ve güzelce yazılmış incelemesi. Prochnik dosdoğru bir yaşamöyküsü yazmaktansa, kendi aile tarihindeki sürgün unsurlarını ve Zweig'ın novellalarındaki duyarlılığı ve inceliği yansıtacak bir biyografi çalışması üzerine düşüncelerini de katıyor.”
Ruth Franklin, The New Republic yazarlarından
“Kozmopolit sözcüğü iki dünya savaşı arasındaki Avrupa'da, yabancı düşmanları, faşistler ve Yahudi karşıtları için kirli bir kelimeydi, ancak aynı zamanda bir kod adıydı. Kozmopolitlik hiç kimsede dev Viyanalı yazar ve hümanist Stefan Zweig'ın kişiliğindeki kadar karizmatik şekilde cisimleşmemiştir. Naziler Avusturya'yı işgal ettiğinde Zweig anayurdundan sürülmüştü. Kendisi geçtiğimiz asırda dünya edebiyatındaki haklı yerinden de sürgün edildi. George Prochnik'in bu büyüleyici ve titiz biyografisinde sürgün, evine dönüyor.”
Judith Thurman, Isak Dinesen: The Life of a Storyteller'ın yazarı
“Stefan Zweig'ın sürgününü hassas, duygusal açıdan şaşmaz ve fevkalade çağdaş üslupla kaleme alan George Prochnik, bu konuda okuduğum diğer tüm yazarlardan daha başarılı biçimde, savaş döneminde yurdundan edilmenin acı dolu entelektüel ve ruhsal bedelini aktarıyor. Öznesinin dokunaklı ve şaşırtıcı arayışının –savaş öncesi Viyanası'ndan New York'un taşrasına, 1939 Dünya Fuarı'ndan nihayetinde Zweig'ın yaşamına son verdiği Brezilya'daki ücra köye kadar– dikkatlice izini sürerek, Avrupa'nın en büyük edebi şöhretlerden birinin Goebbels'in ‘gidecek olan leşler' diye aşağıladığı umutsuz, kültürden yoksun sürgünlerden birine dönüşmesini canlandırıyor. Çoğumuz için hayal edemeyeceğimiz türden bir yenilginin içyüzünü kavramak adına yazarın kendi ailesinin savaş dönemine ait geçmişine başvurması ise bu kitabın kayda değer yönlerinden sadece biri. Biyografik empati ve imgelemin olağanüstü bir çalışması.”
Daniel Mendelsohn, The Lost: A Search for Six of Six Million'ın yazarı
“George Prochnik genellikle en kalıplaşmış alan olarak düşünebileceğimiz biyografi yazınındaki gelenekleri ters yüz ederek, bizleri bir yazarın kişiliğine götüren hareketli ve gerilim dolu, neredeyse romanvari bir keşif yolculuğuna çıkarıyor. Bu kişinin, döneminde Alman dilinin en sıra dışı ve en çok zulmedilmiş yazarı Stefan Zweig olması kitabı iki kat dikkat çekici kılıyor.”
Lawrence Osborne, The Forgiven'ın yazarı
“Prochnik kıvrak zekayla ve duygusallığa kaçmadan, anlaşılması güç bir karakter olan Zweig'ın yaşamını kavramamızı sağlıyor. Kavradığımız sürgün, kimi yazar için lambadaki cin iken, kimileri için öldürücü darbe anlamına gelir. Hayatı, Nazilerden kaçtıktan sonra, eşiyle birlikte çifte intiharla son bulan Zweig için de ikincisinin geçerli olduğu söylenebilir. Biyografi, Zweig'ın dünyası –gazetecilik, kafe kültürü, Viyanalılığa özgü kendini beğenmişlik, Yahudiliğe özgü kendini beğenmişlik üzerine dört dörtlük mini denemeler etrafında şekilleniyor. Karşılığında Prochnik'in kendi öyküsüyle kucaklaşıyor: Yazar Almanya ilhakının ardından Avusturya'dan kaçıp Amerika'ya yerleşmiş bir ailede büyümüş. Kitap W. G. Sebald'ın izinden gidiyor.”
Joan Acocella, The New Yorker
“İmkânsız Sürgün, parlak bir biyografik meditasyon. Prochnik'in üslubu hem düşünceli hem hızlı; bir beatnik dehanın risksever ateşliliğiyle Walter Benjamin'in görkemli tekinsizliğini birleştiriyor. Bitmek bilmeyen, hüzünlü gezerliğin ustaca hikayesinin altında yatan dokunaklı ve bilgece duyguya hayran kaldım.”
Wayne Koestenbaum, şair ve eleştirmen
“George Prochnik'in İmkansız Sürgün'ü, bir zamanlar dünya çapında sevilen ancak günümüzde unutulmaya yüz tutmuş Avusturyalı yazar Stefan Zweig'ın hayatının derinlemesine araştırılmış ve güzelce yazılmış incelemesi. Prochnik dosdoğru bir yaşamöyküsü yazmaktansa, kendi aile tarihindeki sürgün unsurlarını ve Zweig'ın novellalarındaki duyarlılığı ve inceliği yansıtacak bir biyografi çalışması üzerine düşüncelerini de katıyor.”
Ruth Franklin, The New Republic yazarlarından