Uluslararası siyaset çalışmalarında bir dış politika aracı olarak diplomasi ile Osmanlılar arasındaki ilişkiye dair her zaman önyargılı bir tavır olduğu dikkatlerden kaçmamaktadır. Osmanlıların fetihlerle büyüyen bir askeri sistem olduğu ve bu anlayışın sonucu olarak diplomasiyle ilgilenmediklerine yönelik genel geçer kabul, artık tartışılmaya açılmakta, bu konuda önemli çalışmalar yapılmaktadır. Osmanlılar ve diplomasiye dair bir diğer önyargı ise Doğu Avrupa'dan Yemen'e uzanan bu imparatorluk sisteminin Avrupa ile olan ilişkisinin boyutudur. Osmanlıları Avrupa tarihinin ve kimliğinin dışında görme alışkanlığı son yıllara kadar sorgulanmaksızın kabul edilmiştir. Oysa bugün Rönesans'tan itibaren 19. yüzyıldaki kriz dönemine kadar Osmanlıların hem ekonomik ve politik, hem de diplomatik olarak bu kimliğin şekillenmesinde rolünün olduğu akademik çalışmalarla ortaya konmaktadır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Namık Sinan Turan'ın çalışması Rönesans'la birlikte ilk izlerini gördüğümüz yeni bir diplomasi anlayışı karşısında Osmanlı tavrını, Avrupa devletler sisteminin oluşumundaki katkılarını da dikkate alarak, bütünsel bir yaklaşımla Osmanlı diplomasisi ile kurumlarının ve siyasi gelişmelerin izini sürüyor. Bu çalışmada Turan, klasik dönemde yerleşmiş olan diplomasi kurumlarını, bunların işleyiş yöntemlerini ve Osmanlıların dış politika tercihlerini aktarırken, çizdiği geniş çerçevenin içine Kanuni Sultan Süleyman'ın Habsburglara karşı denge siyasetindeki François'ten, İngiltere'ye karşı Abdülhamid'in denge unsuru olarak sarıldığı Alman İmparatoruna kadar önemli tarihsel kişilikleri de dahil ediyor.
Uluslararası siyaset çalışmalarında bir dış politika aracı olarak diplomasi ile Osmanlılar arasındaki ilişkiye dair her zaman önyargılı bir tavır olduğu dikkatlerden kaçmamaktadır. Osmanlıların fetihlerle büyüyen bir askeri sistem olduğu ve bu anlayışın sonucu olarak diplomasiyle ilgilenmediklerine yönelik genel geçer kabul, artık tartışılmaya açılmakta, bu konuda önemli çalışmalar yapılmaktadır. Osmanlılar ve diplomasiye dair bir diğer önyargı ise Doğu Avrupa'dan Yemen'e uzanan bu imparatorluk sisteminin Avrupa ile olan ilişkisinin boyutudur. Osmanlıları Avrupa tarihinin ve kimliğinin dışında görme alışkanlığı son yıllara kadar sorgulanmaksızın kabul edilmiştir. Oysa bugün Rönesans'tan itibaren 19. yüzyıldaki kriz dönemine kadar Osmanlıların hem ekonomik ve politik, hem de diplomatik olarak bu kimliğin şekillenmesinde rolünün olduğu akademik çalışmalarla ortaya konmaktadır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Namık Sinan Turan'ın çalışması Rönesans'la birlikte ilk izlerini gördüğümüz yeni bir diplomasi anlayışı karşısında Osmanlı tavrını, Avrupa devletler sisteminin oluşumundaki katkılarını da dikkate alarak, bütünsel bir yaklaşımla Osmanlı diplomasisi ile kurumlarının ve siyasi gelişmelerin izini sürüyor. Bu çalışmada Turan, klasik dönemde yerleşmiş olan diplomasi kurumlarını, bunların işleyiş yöntemlerini ve Osmanlıların dış politika tercihlerini aktarırken, çizdiği geniş çerçevenin içine Kanuni Sultan Süleyman'ın Habsburglara karşı denge siyasetindeki François'ten, İngiltere'ye karşı Abdülhamid'in denge unsuru olarak sarıldığı Alman İmparatoruna kadar önemli tarihsel kişilikleri de dahil ediyor.