İnanç ve İktidar: Orta Doğu'da Din ve Siyaset, Bernard Lewis'in İslam ve Orta Doğu'nun güncel sorunlarını ele aldığı, inanç ve iktidar arasındaki ilişkiye yoğunlaşarak İslam ve Orta Doğu'da demokrasinin olabilirliğini sorguladığı çalışmalarından oluşmaktadır.
Klasik İslam'da din ile devletin tek ve bir olduğu düşüncesinden yola çıkan Lewis, İslam hukukunun Bay'a ve İstişare ilkelerini inceler ve demokrasinin Hristiyanlıktan ziyade İslam'a daha yakın olduğu sonucuna ulaşır.
Bu temel saptama ışığında, bir sonraki adım günümüz İslam âleminde hüküm süren diktatörlüklerin ve otoriter eğilimlerin ithal edilmiş olduğunu ve modernleşme süreci ile birlikte bu akımların daha da güçlendiğini örnekleriyle ortaya koymak olacaktır. Orta Doğu'da demokrasinin gelişmesinin önündeki en büyük engelin bizzat Batı olduğunu ifade eden Lewis, “İslam'ın temel metinlerinin hiçbir yerinde terörizm ve cinayet emredilmez. Hiçbir yerinde taraf olmayan üçüncü kişilerin gelişigüzel katledilmesinin sözü bile geçmez,” diyerek önemli bir saptamada bulunur.
Bu görüşler doğrultusunda, Orta Doğu'da demokrasinin mümkün olduğunu savunur Lewis. Ona göre demokrasinin gelişmesinde en önemli aktör kadınlar olacaktır. Kadınlar gerek Orta Doğu'nun gerek dünyanın geleceğinde önemli rol oynayacaktır. “İslam topraklarında demokrasinin en büyük savunucuları da yine kadınlar olabilir. Başarısızlığıyla en çok kaybedecek grup oldukları kesindir,” saptamasına katılmamak mümkün gözükmüyor.
İnanç ve İktidar: Orta Doğu'da Din ve Siyaset; inanç, radikal hareketler, terörizm, diktatörlükler ve demokrasi üzerine düşünen herkesin okuması gereken ve bakış açılarını değiştirmeyi vadeden bir kitap.
İnanç ve İktidar: Orta Doğu'da Din ve Siyaset, Bernard Lewis'in İslam ve Orta Doğu'nun güncel sorunlarını ele aldığı, inanç ve iktidar arasındaki ilişkiye yoğunlaşarak İslam ve Orta Doğu'da demokrasinin olabilirliğini sorguladığı çalışmalarından oluşmaktadır.
Klasik İslam'da din ile devletin tek ve bir olduğu düşüncesinden yola çıkan Lewis, İslam hukukunun Bay'a ve İstişare ilkelerini inceler ve demokrasinin Hristiyanlıktan ziyade İslam'a daha yakın olduğu sonucuna ulaşır.
Bu temel saptama ışığında, bir sonraki adım günümüz İslam âleminde hüküm süren diktatörlüklerin ve otoriter eğilimlerin ithal edilmiş olduğunu ve modernleşme süreci ile birlikte bu akımların daha da güçlendiğini örnekleriyle ortaya koymak olacaktır. Orta Doğu'da demokrasinin gelişmesinin önündeki en büyük engelin bizzat Batı olduğunu ifade eden Lewis, “İslam'ın temel metinlerinin hiçbir yerinde terörizm ve cinayet emredilmez. Hiçbir yerinde taraf olmayan üçüncü kişilerin gelişigüzel katledilmesinin sözü bile geçmez,” diyerek önemli bir saptamada bulunur.
Bu görüşler doğrultusunda, Orta Doğu'da demokrasinin mümkün olduğunu savunur Lewis. Ona göre demokrasinin gelişmesinde en önemli aktör kadınlar olacaktır. Kadınlar gerek Orta Doğu'nun gerek dünyanın geleceğinde önemli rol oynayacaktır. “İslam topraklarında demokrasinin en büyük savunucuları da yine kadınlar olabilir. Başarısızlığıyla en çok kaybedecek grup oldukları kesindir,” saptamasına katılmamak mümkün gözükmüyor.
İnanç ve İktidar: Orta Doğu'da Din ve Siyaset; inanç, radikal hareketler, terörizm, diktatörlükler ve demokrasi üzerine düşünen herkesin okuması gereken ve bakış açılarını değiştirmeyi vadeden bir kitap.