Kürtçe dil ve edebiyatın yaşadığı topraklarda, dil üzerindeki baskılar konusunda dönemsel olarak ortak sorunlar yaşanırken, Kürtçe'nin Kurmanca, Soranca, Zazaca gibi farklı lehçelerindeki gelişim süreci ve edebi üretim, söz konusu ülkelerin özgün politik-toplumsal-tarihsel özellikleri nedeniyle farklı bir seyir izledi. Türkiye'de son otuz yılın hızlı modernleşme ve çözülme süreci, kapitalizm öncesi yaşam biçimlerinin tasfiyesi ve 90'lardan itibaren anadil ve kimlik eksenindeki politikleşme Kürtçe dil ve edebiyat alanındaki üretime ivme kazandırdı. Kürtçe süreli yayınların, yayınevlerinin ve başka kültürel kurumların çabaları, gelişen iletişim olanaklarıyla birleşince, dil çalışmaları ve her alandaki edebi üretim yeni boyutlara ulaştı. Savaşın, göçün, toplumsal altüst oluşların etkisi edebiyata yansıdı. Bu yakıcı süreçte, Türkiyeli okurun, Kürtçe dil ve edebiyat konusunda dünya ölçeğinde süren tartışma ve çalışmaların, uzun zaman önce dünya dillerine çevrilmiş önemli edebi metinlerin ve kuramsal tartışmaların hayli uzağında kaldığı görülüyor. Bu durum, Kürtçe dil ve edebiyatın ikincilleştirilmesine, hatta yok sayılabilmesine de zemin hazırlıyor. Kürtçe dil ve edebiyat konusunda emek ve ürün vermiş yazar ve uzmanların kaleme aldığı yazıları içeren bu derleme, Türkiye'de genellikle "anadil yasağı" üzerinden tartışılan Kürtçe dil ve edebiyatı, hayat bulduğu toprakların özgün koşulları, tarihi ve güncel sorunları etrafında yeniden ele almayı hedefliyor. Elinizdeki kitabın, Tanzimat'tan bu yana tepeden inme Batılılaşmanın önemli sorunsallardan birini teşkil ettiği, Ortadoğu'daki kadim anlatı biçimleriyle bağları zedelenmiş Türkçe edebiyat açısından da ufuk açıcı olacağını umuyoruz.
Kürtçe dil ve edebiyatın yaşadığı topraklarda, dil üzerindeki baskılar konusunda dönemsel olarak ortak sorunlar yaşanırken, Kürtçe'nin Kurmanca, Soranca, Zazaca gibi farklı lehçelerindeki gelişim süreci ve edebi üretim, söz konusu ülkelerin özgün politik-toplumsal-tarihsel özellikleri nedeniyle farklı bir seyir izledi. Türkiye'de son otuz yılın hızlı modernleşme ve çözülme süreci, kapitalizm öncesi yaşam biçimlerinin tasfiyesi ve 90'lardan itibaren anadil ve kimlik eksenindeki politikleşme Kürtçe dil ve edebiyat alanındaki üretime ivme kazandırdı. Kürtçe süreli yayınların, yayınevlerinin ve başka kültürel kurumların çabaları, gelişen iletişim olanaklarıyla birleşince, dil çalışmaları ve her alandaki edebi üretim yeni boyutlara ulaştı. Savaşın, göçün, toplumsal altüst oluşların etkisi edebiyata yansıdı. Bu yakıcı süreçte, Türkiyeli okurun, Kürtçe dil ve edebiyat konusunda dünya ölçeğinde süren tartışma ve çalışmaların, uzun zaman önce dünya dillerine çevrilmiş önemli edebi metinlerin ve kuramsal tartışmaların hayli uzağında kaldığı görülüyor. Bu durum, Kürtçe dil ve edebiyatın ikincilleştirilmesine, hatta yok sayılabilmesine de zemin hazırlıyor. Kürtçe dil ve edebiyat konusunda emek ve ürün vermiş yazar ve uzmanların kaleme aldığı yazıları içeren bu derleme, Türkiye'de genellikle "anadil yasağı" üzerinden tartışılan Kürtçe dil ve edebiyatı, hayat bulduğu toprakların özgün koşulları, tarihi ve güncel sorunları etrafında yeniden ele almayı hedefliyor. Elinizdeki kitabın, Tanzimat'tan bu yana tepeden inme Batılılaşmanın önemli sorunsallardan birini teşkil ettiği, Ortadoğu'daki kadim anlatı biçimleriyle bağları zedelenmiş Türkçe edebiyat açısından da ufuk açıcı olacağını umuyoruz.