İkinci El
Abdülkerim el-Cîlî'nin İnsân-ı Kâmil adlı bu eseri, İslâmda tasavvuf düşüncesinin nadide örneklerindendir. Hicrî 8. yüzyılda yaşamış olan Cîlî'nin en önemli özelliği, şeriat ve tasavvuf arasında çekişme ve yoğun tartışmalar yaşanırken, düşüncelerinin Kur'ân veya Hadîs ile çelişir şekilde yorumlanmasının mümkün olmadığı iddiasıdır. Ona göre yazdığı her cümle, mutlaka şeriatin temel kaynaklarında karşılığı olan düşüncelerin kaleme dökülmüş halidir. Bu bakımdan, "şeriat-hakikat" onda ve özellikle de bu eserinde, kendi isteği üzerine bir bütün olarak değerlendirilebilir. Eserin muhtelif tercümeleri olmakla birlikte, bu neşir Abdülaziz Mecdi Tolun tarafından yapılan tercümeyi içermektedir...
İkinci El
Abdülkerim el-Cîlî'nin İnsân-ı Kâmil adlı bu eseri, İslâmda tasavvuf düşüncesinin nadide örneklerindendir. Hicrî 8. yüzyılda yaşamış olan Cîlî'nin en önemli özelliği, şeriat ve tasavvuf arasında çekişme ve yoğun tartışmalar yaşanırken, düşüncelerinin Kur'ân veya Hadîs ile çelişir şekilde yorumlanmasının mümkün olmadığı iddiasıdır. Ona göre yazdığı her cümle, mutlaka şeriatin temel kaynaklarında karşılığı olan düşüncelerin kaleme dökülmüş halidir. Bu bakımdan, "şeriat-hakikat" onda ve özellikle de bu eserinde, kendi isteği üzerine bir bütün olarak değerlendirilebilir. Eserin muhtelif tercümeleri olmakla birlikte, bu neşir Abdülaziz Mecdi Tolun tarafından yapılan tercümeyi içermektedir...