Ayrıldık. Birbirlerini tanıyan yabancılar olduk biz artık. Bu o kadar zor ki. Durakta denk gelince görmezden gelmek, yolda karşılaşınca kafanı çevirmek ve ne kadar yansa da canın mutlu olur inşallah diye her gece dua etmek, çok zor. Yaşamış olmak için yaşamak nedir bilir misin? Hah işte, öyle bir çözümsüzlüğün içindeyim. Savaşlar yapılıyor içimde, kan revan bitap haldeyim. 'Yaran var mı?' diye orma, yara değil bunlar. Kırık dolu her yerim. Paramparça oldu hayallerim, gerçeklerimden vurgun yedim. Ağlayamayacak kadar üzgün, gülemeyecek kadar yorgun, bitkin.. Yoruluyor işte insan. Gezmekten koşmaktan filan değil, sevmekten. Her gün yirmi dört saat, gece gündüz, uyanık uyurken, yürürken, otururken, bir bardak çayın demini yudumlarken, her an her saniye sevmekten, yoruluyor insan. Ne kimsenin elini uzatması kaldırıyor insanı, çöktüğü kalpten, ne de kimsenin kovması terk ettiriyor sevenini, tutunduğu yürekten. Ey beni yorgun düşüren, Ey en iyi tanıdığım yabancı. Yak beni söndüğüm külden, Ateşin olsa da yalancı...
Ayrıldık. Birbirlerini tanıyan yabancılar olduk biz artık. Bu o kadar zor ki. Durakta denk gelince görmezden gelmek, yolda karşılaşınca kafanı çevirmek ve ne kadar yansa da canın mutlu olur inşallah diye her gece dua etmek, çok zor. Yaşamış olmak için yaşamak nedir bilir misin? Hah işte, öyle bir çözümsüzlüğün içindeyim. Savaşlar yapılıyor içimde, kan revan bitap haldeyim. 'Yaran var mı?' diye orma, yara değil bunlar. Kırık dolu her yerim. Paramparça oldu hayallerim, gerçeklerimden vurgun yedim. Ağlayamayacak kadar üzgün, gülemeyecek kadar yorgun, bitkin.. Yoruluyor işte insan. Gezmekten koşmaktan filan değil, sevmekten. Her gün yirmi dört saat, gece gündüz, uyanık uyurken, yürürken, otururken, bir bardak çayın demini yudumlarken, her an her saniye sevmekten, yoruluyor insan. Ne kimsenin elini uzatması kaldırıyor insanı, çöktüğü kalpten, ne de kimsenin kovması terk ettiriyor sevenini, tutunduğu yürekten. Ey beni yorgun düşüren, Ey en iyi tanıdığım yabancı. Yak beni söndüğüm külden, Ateşin olsa da yalancı...