Yönetici ve işçi kültürü çağımızın bir dinamiğidir. Çatışmacı sosyoloji görüşünden ziyade uyumcu sosyolojinin zaferi olarak karşılanmalıdır. Çatşımacı modelin 19. yüzyıldan 1989'a kadar sürdürdüğü teori vepratikteki ürünleri artık iflas etmiştir. Belki, "Tarihin Sonu" değil, ama sosyalizm tarihi rolünü oynamış, yerini piyasa ekonomisinin kuralarına terketmek durumunda kalmıştır. Artık yorumlarımızda, Marks'ın bıraktığı yerden hareket ederek oyuna yeniden devam edemeyiz. Çünkü, Marksist sistem çatışma ve uyuşmayı birarada düşünmüyordu.
Oysa, sanayi işçisi ve sanayi yöneticisi, her iki grup da aynı coğrafyada yaşayan, aynı değer, norm ve inanç sistemlerinin oluşturduğu bir ortamda yetişmiş insanlarımızdır. Bunları, "Korsikalı Kardeşler" gibi birbirine zıt unsurlar olarak görmek şirket kültürü ve kürselleşen
Yönetici ve işçi kültürü çağımızın bir dinamiğidir. Çatışmacı sosyoloji görüşünden ziyade uyumcu sosyolojinin zaferi olarak karşılanmalıdır. Çatşımacı modelin 19. yüzyıldan 1989'a kadar sürdürdüğü teori vepratikteki ürünleri artık iflas etmiştir. Belki, "Tarihin Sonu" değil, ama sosyalizm tarihi rolünü oynamış, yerini piyasa ekonomisinin kuralarına terketmek durumunda kalmıştır. Artık yorumlarımızda, Marks'ın bıraktığı yerden hareket ederek oyuna yeniden devam edemeyiz. Çünkü, Marksist sistem çatışma ve uyuşmayı birarada düşünmüyordu.
Oysa, sanayi işçisi ve sanayi yöneticisi, her iki grup da aynı coğrafyada yaşayan, aynı değer, norm ve inanç sistemlerinin oluşturduğu bir ortamda yetişmiş insanlarımızdır. Bunları, "Korsikalı Kardeşler" gibi birbirine zıt unsurlar olarak görmek şirket kültürü ve kürselleşen