Isabel İçin Bir Mandala

Stok Kodu:
9789750725111
Boyut:
14.00x21.00
Sayfa Sayısı:
128
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015-03
Çeviren:
Semin Sayıt
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
9789750725111
480693
Isabel İçin Bir Mandala
Isabel İçin Bir Mandala
12.00

Yıllar önce izini kaybettiği kadını bulmaya kararlı bir adam... Polonyalı şair Slowacki Wacklaw, namı diğer Tadeus gençliğinde aşık olduğu ve Portekiz'de Salazar diktatörlüğü sırasında birdenbire kayıplara karışan Isabel'in izini sürmek ister. Bunun için merkezine aradığı kadını yerleştirdiği dokuz çemberli bir mandala oluşturur; her çember, Isabel'in yaşantısının bir zaman diliminde yer almış ve onunla ilgili bilgi verebilecek kişilere götürecektir Tadeus'u. Ne var ki çemberler daralıp merkeze yakınlaştıkça Isabel hakkında edinilen bilgiler de giderek gerçekdışı bir hal almaya başlar, her çemberle birlikte Tabucchi bizi adım adım kendi düşsel kozmosuna çeker: Romanında zamanı, varoluşu, ölümü, yaşamı ve tüm bunları “belirleyen” sınırları sorgulayıp iç içe geçiren yazar, zamanın çizgiselliğini büker; olayları, mekanları ve kişileri somuttan soyuta akıtır; yaşayanlarla ölüleri aynı solukta buluşturur. Yoksa yaşayanların değil, salt ölülerin dünyası mıdır anlatılan? Belki de, “Ölüm, yoldaki o dönemeçtir; ölmekse sadece görünmemektir.”

Yıllar önce izini kaybettiği kadını bulmaya kararlı bir adam... Polonyalı şair Slowacki Wacklaw, namı diğer Tadeus gençliğinde aşık olduğu ve Portekiz'de Salazar diktatörlüğü sırasında birdenbire kayıplara karışan Isabel'in izini sürmek ister. Bunun için merkezine aradığı kadını yerleştirdiği dokuz çemberli bir mandala oluşturur; her çember, Isabel'in yaşantısının bir zaman diliminde yer almış ve onunla ilgili bilgi verebilecek kişilere götürecektir Tadeus'u. Ne var ki çemberler daralıp merkeze yakınlaştıkça Isabel hakkında edinilen bilgiler de giderek gerçekdışı bir hal almaya başlar, her çemberle birlikte Tabucchi bizi adım adım kendi düşsel kozmosuna çeker: Romanında zamanı, varoluşu, ölümü, yaşamı ve tüm bunları “belirleyen” sınırları sorgulayıp iç içe geçiren yazar, zamanın çizgiselliğini büker; olayları, mekanları ve kişileri somuttan soyuta akıtır; yaşayanlarla ölüleri aynı solukta buluşturur. Yoksa yaşayanların değil, salt ölülerin dünyası mıdır anlatılan? Belki de, “Ölüm, yoldaki o dönemeçtir; ölmekse sadece görünmemektir.”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat