İkinci El
Bu kitapta kısaca Mamak’ta bir günün hikâyesi, Adana cezaevinde işkence, karıştır barıştır politikasını, tek tip elbiseye karşı mücadeleyi, Aydın cezaevi direnişini, cezaevlerindeki devrimci tutsaklardan mektuplara kadar bir yığın konu ve anlatım var.
Kulvar olarak Adressiz Sorgular, Direniş, Ölüm, Yaşam, Darağacından Mektuplar’la birlikte anılmayı hak ediyor. Yakın tarihin politik tutsakların direnişlerini okumak, acılarına ortak olmak için iyi bir kaynak.
Bir devrimci, olası bütün koşullara karşı kendini hazırlamalı, eğitmelidir. Bir yandan bugün bulunduğu mücadele alanını genişletmeye, daha birikimli, daha etkin, daha üretken bir devrimci olabilmeye çalışırken, öte yandan da ansızın değişebilecek yaşamında karşılaşabileceği her durum için hazırlıklarını yapar. Bilgisini, inancını ve bağlılığını derinleştirir. Perspektifi ile hareket eden kitapta geçen işkence anıları vicdanı olan okuru derinden sarsacaktır.
Yürü hep daha ileriye, inatla yürü zalimlerin üstüne, üstüne. Sen ölümcülsün, göremesen de direnmek yaşmaktır. Diren, direnebildiğince. Bilesin ki yaşam ölümsüzdür, ölümsüz olacak; bir de onurlu direnenler.
Kitapta isim yok baş harfleri verilmiş. Onların yakalanış, işkence ve cezaevi süreçlerini bir solukta okuyacaksınız. 1981-1990 yılları arasında cezaevlerinden İşçi Gerçeği isimli sosyalist dergiye gönderilen mektuplar Nam Yayıncılık tarafından 1993 yılında kitaplaştırılmış.
Bu günün devrimcilerinin başında cunta yok fakat diktatörlüğünü başkanlık ile perçinlemek isteyenler var. Geçmişten alacağımız derslerle faşizme karşı daha net duruş sergileyebiliriz..
Bu yüzden anı, anlatı türündeki bu kitaplar benim gözümde ışıktır. Yaşanmışlıktır. Bizler için ödenen bedellerin anlatımıdır. Birgün halk çıplak gerçekleri görecek diye umudu harlayıp, 1917’ nin ışığında 2017’nin ilk yazısında direnişi yazmak istedim…
Direneler hala var. Gazeteci Ahmet Şık’ın dediği gibi “enseyi karartmayın” daha ne direnişler yaşayacağız ve dün olduğu gibi bugünde zulme teslim olmayacağız!
İkinci El
Bu kitapta kısaca Mamak’ta bir günün hikâyesi, Adana cezaevinde işkence, karıştır barıştır politikasını, tek tip elbiseye karşı mücadeleyi, Aydın cezaevi direnişini, cezaevlerindeki devrimci tutsaklardan mektuplara kadar bir yığın konu ve anlatım var.
Kulvar olarak Adressiz Sorgular, Direniş, Ölüm, Yaşam, Darağacından Mektuplar’la birlikte anılmayı hak ediyor. Yakın tarihin politik tutsakların direnişlerini okumak, acılarına ortak olmak için iyi bir kaynak.
Bir devrimci, olası bütün koşullara karşı kendini hazırlamalı, eğitmelidir. Bir yandan bugün bulunduğu mücadele alanını genişletmeye, daha birikimli, daha etkin, daha üretken bir devrimci olabilmeye çalışırken, öte yandan da ansızın değişebilecek yaşamında karşılaşabileceği her durum için hazırlıklarını yapar. Bilgisini, inancını ve bağlılığını derinleştirir. Perspektifi ile hareket eden kitapta geçen işkence anıları vicdanı olan okuru derinden sarsacaktır.
Yürü hep daha ileriye, inatla yürü zalimlerin üstüne, üstüne. Sen ölümcülsün, göremesen de direnmek yaşmaktır. Diren, direnebildiğince. Bilesin ki yaşam ölümsüzdür, ölümsüz olacak; bir de onurlu direnenler.
Kitapta isim yok baş harfleri verilmiş. Onların yakalanış, işkence ve cezaevi süreçlerini bir solukta okuyacaksınız. 1981-1990 yılları arasında cezaevlerinden İşçi Gerçeği isimli sosyalist dergiye gönderilen mektuplar Nam Yayıncılık tarafından 1993 yılında kitaplaştırılmış.
Bu günün devrimcilerinin başında cunta yok fakat diktatörlüğünü başkanlık ile perçinlemek isteyenler var. Geçmişten alacağımız derslerle faşizme karşı daha net duruş sergileyebiliriz..
Bu yüzden anı, anlatı türündeki bu kitaplar benim gözümde ışıktır. Yaşanmışlıktır. Bizler için ödenen bedellerin anlatımıdır. Birgün halk çıplak gerçekleri görecek diye umudu harlayıp, 1917’ nin ışığında 2017’nin ilk yazısında direnişi yazmak istedim…
Direneler hala var. Gazeteci Ahmet Şık’ın dediği gibi “enseyi karartmayın” daha ne direnişler yaşayacağız ve dün olduğu gibi bugünde zulme teslim olmayacağız!