Alim İskilipli Atıf Hoca'nın idamı; İslam'la olan bağını sürdüren Osmanlı bakiyesi toplumu, Kemalist devlet eliyle idam, sürgün, cezaevleri ve hukuksuz yargılamalarla Batılılaştırma kabusunun sebep olduğu trajik vakıalardan yalnızca birisidir.
Ulusçuluk, laiklik ve Batıcılık değerlerinden yükselen Kemalist ideoloji, Müslüman halkların seküler ulus kimlik doğrultusunda yeniden inşa edilmesi amacıyla önce alim, kanaat önderi ve muhalif tüm şahsiyetleri etkisizleştirmeyi ve tasfiye etmeyi hedefledi. ‘Tek Adam' tarafından atanmış ikinci Meclisin sağladığı siyasi güçle acımasız, tedrici ve planlı bir şekilde “Frenkleştirme” kanunları uygulamaya konuldu.
Cumhuriyet'in “Terakki/Frenkleştirme” politikaları önündeki en büyük engel İslam ve İslamcılardı. 1925 tarihli İstiklal Mahkemeleri, Takrir-i Sükun ve Hıyanet-i Vataniye Kanunu ile İslamcılar, muhalif siyasiler ve gazeteciler yasaklamalara tabi tutulup susturulacaktı. Ülke halkının da içine dahil edildiği bu ideolojik süreç “İnkılapların ruhu adına” işletildi. Halk tenkil, taktil, inkar, asimilasyon ve tehcirlerle “tedip” edildi!
Atıf Hoca, ‘Şapka İnkılabı'ndan çok önce yazmış olduğu “Frenk Mukallidliği ve Şapka” risalesi başta olmak üzere, geçmişe dönük sorgularla hukuksuzca yargılandı. Dün olduğu gibi, bugün de iftiralarla karalanmaya devam edilmekte. Bu çalışmada ona yönelik hadsiz suçlamalar ve karalamalara reddiyeler delilleriyle ortaya konduğu gibi, İstiklal Mahkemelerinin tarihi misyonu ve Şapka İnkılabı da mercek altına alınmaya çalışıldı. Kitap, Şehid Atıf Hoca'nın eserlerinin kritik edilip değerlendirilmesi hususunda da bir ilki oluşturmaktadır.
Alim İskilipli Atıf Hoca'nın idamı; İslam'la olan bağını sürdüren Osmanlı bakiyesi toplumu, Kemalist devlet eliyle idam, sürgün, cezaevleri ve hukuksuz yargılamalarla Batılılaştırma kabusunun sebep olduğu trajik vakıalardan yalnızca birisidir.
Ulusçuluk, laiklik ve Batıcılık değerlerinden yükselen Kemalist ideoloji, Müslüman halkların seküler ulus kimlik doğrultusunda yeniden inşa edilmesi amacıyla önce alim, kanaat önderi ve muhalif tüm şahsiyetleri etkisizleştirmeyi ve tasfiye etmeyi hedefledi. ‘Tek Adam' tarafından atanmış ikinci Meclisin sağladığı siyasi güçle acımasız, tedrici ve planlı bir şekilde “Frenkleştirme” kanunları uygulamaya konuldu.
Cumhuriyet'in “Terakki/Frenkleştirme” politikaları önündeki en büyük engel İslam ve İslamcılardı. 1925 tarihli İstiklal Mahkemeleri, Takrir-i Sükun ve Hıyanet-i Vataniye Kanunu ile İslamcılar, muhalif siyasiler ve gazeteciler yasaklamalara tabi tutulup susturulacaktı. Ülke halkının da içine dahil edildiği bu ideolojik süreç “İnkılapların ruhu adına” işletildi. Halk tenkil, taktil, inkar, asimilasyon ve tehcirlerle “tedip” edildi!
Atıf Hoca, ‘Şapka İnkılabı'ndan çok önce yazmış olduğu “Frenk Mukallidliği ve Şapka” risalesi başta olmak üzere, geçmişe dönük sorgularla hukuksuzca yargılandı. Dün olduğu gibi, bugün de iftiralarla karalanmaya devam edilmekte. Bu çalışmada ona yönelik hadsiz suçlamalar ve karalamalara reddiyeler delilleriyle ortaya konduğu gibi, İstiklal Mahkemelerinin tarihi misyonu ve Şapka İnkılabı da mercek altına alınmaya çalışıldı. Kitap, Şehid Atıf Hoca'nın eserlerinin kritik edilip değerlendirilmesi hususunda da bir ilki oluşturmaktadır.