Toplum hayatını ve insanlar arası ilişkileri düzenleyen iki çeşit kural vardır. Birincisi, maddi ve hukuki kurallar; ikincisi, manevi huzur ve mutluluğu, ilerleme veyükselmesi, bu kuralların uygulanmasına ve yaşanmasına bağlıdır. Cemiyette insanları yalnızca maddi ve hukuki müeyyidelerle idare etmek, disiplin altına almak mümkün değildir. Bunun yanı sıra manevi ve ahlaki değerlere de gereken önemin verilmesi; bu değerlerin yaşanması ve yaşatılması hususunda ciddi bir gayretin gösterilmesi şarttır. Zaten ahlaki ve manevi müeyyidelerden yoksun bir sosyal yapıda, maddi ve hukuki kuralların gereği gibi uygulanması da mümkün değildir. İşte bu sebepledir ki İslamiyet, manevi değerlere ve ahlaki kurallara büyük önem vermiştir. O derece ki ahlaki kuralların çoğu, ihtiyari ve vicdani olmasına rağmen, İslamiyet onlara maddi ve hukuki kurallar kadar kıymet vermiş; gerek bireyler arasında gerek cemiyet hayatında işlerlik kazandırmıştır. Nitekim Peygamber Efendimiz de, "Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim", "Güzel ahlak, dünya ve ahiretin bütün hayrını toplayıp içine almıştır", "İslam güzel ahlaktan ibarettir" gibi ifadeleriyle, İslam'ın ahlaki değerlere verdiği bu önemi, en güzel şekilde dile getirmişlerdir.
Toplum hayatını ve insanlar arası ilişkileri düzenleyen iki çeşit kural vardır. Birincisi, maddi ve hukuki kurallar; ikincisi, manevi huzur ve mutluluğu, ilerleme veyükselmesi, bu kuralların uygulanmasına ve yaşanmasına bağlıdır. Cemiyette insanları yalnızca maddi ve hukuki müeyyidelerle idare etmek, disiplin altına almak mümkün değildir. Bunun yanı sıra manevi ve ahlaki değerlere de gereken önemin verilmesi; bu değerlerin yaşanması ve yaşatılması hususunda ciddi bir gayretin gösterilmesi şarttır. Zaten ahlaki ve manevi müeyyidelerden yoksun bir sosyal yapıda, maddi ve hukuki kuralların gereği gibi uygulanması da mümkün değildir. İşte bu sebepledir ki İslamiyet, manevi değerlere ve ahlaki kurallara büyük önem vermiştir. O derece ki ahlaki kuralların çoğu, ihtiyari ve vicdani olmasına rağmen, İslamiyet onlara maddi ve hukuki kurallar kadar kıymet vermiş; gerek bireyler arasında gerek cemiyet hayatında işlerlik kazandırmıştır. Nitekim Peygamber Efendimiz de, "Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim", "Güzel ahlak, dünya ve ahiretin bütün hayrını toplayıp içine almıştır", "İslam güzel ahlaktan ibarettir" gibi ifadeleriyle, İslam'ın ahlaki değerlere verdiği bu önemi, en güzel şekilde dile getirmişlerdir.