Bu kitap, indirgemeci görüşlerden ve ikili düşünceden kaçınmak amacıyla, İslam hukuku teorisine eleştirel ve çok boyutlu bir yaklaşım çağrısında bulunmaktadır. Bu itibarla, İslam mezheplerinin veya hukuk teorilerinin; kaynaklar, dile dayalı türetmeler, akıl yürütme yöntemlerinin de dahil olduğu çeşitli boyutlarını izah etmeye çalıştım. Bağlantısı koparılmış ve “yapısöküme uğratılmış” parçalar, sistemik iç ilişkilerini ve aralarındaki yapısal bağlantıları izah etmediğimiz takdirde, resmin bütününü oluşturamaz. Bu nedenle, büyük teorilere açılan postmodernist savaşa rağmen, eleştirel, çok boyutlu, sisteme dayalı ve maksad yönelimli yaklaşımın, İslam hukuk teorisinin tahlili ve gelişimi için yeterli bir çerçeve sunduğuna inanıyorum...
İslam hukuk sistemi yukarıdaki anlamda “açık” bir sistemdir. Bununla birlikte, bazı fakihler hala “teorik düzeyde içtihat kapısının kapandığını” savunmaktadır. Bu ise, fiiliyatta İslam hukukunun “kapalı bir sistem”e dönüşmesine ve sonunda “ölmesine” neden olacaktır. Ancak bilinen bütün fıkıh mezhepleri ve asırlar boyunca fakihlerin büyük çoğunluğu, “(belirli) metinlerin sınırlı ve hadiselerin sınırsız olması” nedeniyle, içtihadın İslam hukuku için zorunlu olduğu noktasında hemfikir olmuşlardır. Dolayısıyla, İslam hukukunun asıl metodolojisi; yeni olayları ele almak ya da sistembilim teorisinin terminolojisiyle söylersek, “çevresiyle etkileşime girmek” için belli mekanizmalar geliştirmektir. Bu mekanizmaların örnekleri arasında kıyas, maslahat, itibar-ı örf bulunmaktadır. Bununla birlikte, günümüzün hızla değişen şartlarıyla başa çıkabilmek ve İslam hukukuna yeterli “esnekliği” kazandırabilmek için bu mekanizmaların daha da geliştirilmesi gereklidir.
Bu kitap, indirgemeci görüşlerden ve ikili düşünceden kaçınmak amacıyla, İslam hukuku teorisine eleştirel ve çok boyutlu bir yaklaşım çağrısında bulunmaktadır. Bu itibarla, İslam mezheplerinin veya hukuk teorilerinin; kaynaklar, dile dayalı türetmeler, akıl yürütme yöntemlerinin de dahil olduğu çeşitli boyutlarını izah etmeye çalıştım. Bağlantısı koparılmış ve “yapısöküme uğratılmış” parçalar, sistemik iç ilişkilerini ve aralarındaki yapısal bağlantıları izah etmediğimiz takdirde, resmin bütününü oluşturamaz. Bu nedenle, büyük teorilere açılan postmodernist savaşa rağmen, eleştirel, çok boyutlu, sisteme dayalı ve maksad yönelimli yaklaşımın, İslam hukuk teorisinin tahlili ve gelişimi için yeterli bir çerçeve sunduğuna inanıyorum...
İslam hukuk sistemi yukarıdaki anlamda “açık” bir sistemdir. Bununla birlikte, bazı fakihler hala “teorik düzeyde içtihat kapısının kapandığını” savunmaktadır. Bu ise, fiiliyatta İslam hukukunun “kapalı bir sistem”e dönüşmesine ve sonunda “ölmesine” neden olacaktır. Ancak bilinen bütün fıkıh mezhepleri ve asırlar boyunca fakihlerin büyük çoğunluğu, “(belirli) metinlerin sınırlı ve hadiselerin sınırsız olması” nedeniyle, içtihadın İslam hukuku için zorunlu olduğu noktasında hemfikir olmuşlardır. Dolayısıyla, İslam hukukunun asıl metodolojisi; yeni olayları ele almak ya da sistembilim teorisinin terminolojisiyle söylersek, “çevresiyle etkileşime girmek” için belli mekanizmalar geliştirmektir. Bu mekanizmaların örnekleri arasında kıyas, maslahat, itibar-ı örf bulunmaktadır. Bununla birlikte, günümüzün hızla değişen şartlarıyla başa çıkabilmek ve İslam hukukuna yeterli “esnekliği” kazandırabilmek için bu mekanizmaların daha da geliştirilmesi gereklidir.