Bernard Lewis, Orta Doğu ve İslam tarihi konusunda tartışmasız en büyük tarihçidir. Orta Doğu, Türk, İslam ve Arap tarihi üzerine yazdığı iki düzineden fazla kitap ve sayısız makale onun büyüklüğünün göstergesi olarak düşünülebilir. Fakat Bernard Lewis'i batılı diğer tarihçilerden farklılaştıran ve tarih alanındaki büyüklüğünü belirleyen şey, İslam'a ve Orta Doğu'nun kültürlerine önyargıdan uzak nesnel bir tutum almış olmasıdır. Ünlü Fransız tarihçi Robert Mantran, “Bilinmeyen ya da yanlış anlaşılmış bir evrenin kapılarını açan; bu evrenin din, düşünme tarzı, iktidar algıları, kültür gibi en mahrem alanlarına sizi götüren; genellikle önyargılı, yanlış ya da taraflı kavramları yerle bir eden bir yazarın ve bu yazarın kitaplarının etkisi altında kalmaya kim direnç gösterebilir ki.” diye yazmaktadır.
İslam ve Batı, çeşitli süreli yayınlarda İngilizce olarak yayınlanmış on bir makaleden oluşuyor. Makaleler üç ana başlık altında düzenlenmiş: Karşılaşmalar, Çalışmalar ve Algılar, İslam'ın Yanıtı ve Tepkisi. Bu makalelerde Lewis, İslam ve Hristiyanlığın ilk kez karşı karşıya gelmesinden başlayarak birbirlerini anlama çabalarını ve bir arada yaşama koşullarını inceliyor. Ona göre İslam ve Hristiyanlık ya da Batı iki kardeş uygarlığı temsil etmektedir ve ayrılıklarından ziyade benzerliklerinden dolayı çatışma içinde olmuşlardır. Lewis, “1400 yıldan daha uzun bir süredir, İslam ve Hristiyanlık, genellikle birbirine rakip zaman zaman da düşman ama her zaman komşu olarak yan yana yaşadılar. … Asya ve Afrika'nın daha eski inanç ve kültürleriyle kıyaslandığında, İslam ve Hristiyanlık ortak bir mirasa sahiptir ve –çoğunlukla ihtilaflı olsa da- ortak bir coğrafyayı paylaşan kardeş dinlerdir. … Bu uzun ve maalesef hiç bitmeyen mücadelede bu iki uygarlık, farklılıklarından daha çok benzerliklerinden dolayı birbirlerinden ayrılmıştır.”
İslam ve Batı, dünü, bugünü ve yarını anlamaya çalışan ve farklı uygarlıkların bir arada yaşayabilmesi konusu üzerinde düşünen herkesin okuması gereken bir başyapıt.
Bernard Lewis, Orta Doğu ve İslam tarihi konusunda tartışmasız en büyük tarihçidir. Orta Doğu, Türk, İslam ve Arap tarihi üzerine yazdığı iki düzineden fazla kitap ve sayısız makale onun büyüklüğünün göstergesi olarak düşünülebilir. Fakat Bernard Lewis'i batılı diğer tarihçilerden farklılaştıran ve tarih alanındaki büyüklüğünü belirleyen şey, İslam'a ve Orta Doğu'nun kültürlerine önyargıdan uzak nesnel bir tutum almış olmasıdır. Ünlü Fransız tarihçi Robert Mantran, “Bilinmeyen ya da yanlış anlaşılmış bir evrenin kapılarını açan; bu evrenin din, düşünme tarzı, iktidar algıları, kültür gibi en mahrem alanlarına sizi götüren; genellikle önyargılı, yanlış ya da taraflı kavramları yerle bir eden bir yazarın ve bu yazarın kitaplarının etkisi altında kalmaya kim direnç gösterebilir ki.” diye yazmaktadır.
İslam ve Batı, çeşitli süreli yayınlarda İngilizce olarak yayınlanmış on bir makaleden oluşuyor. Makaleler üç ana başlık altında düzenlenmiş: Karşılaşmalar, Çalışmalar ve Algılar, İslam'ın Yanıtı ve Tepkisi. Bu makalelerde Lewis, İslam ve Hristiyanlığın ilk kez karşı karşıya gelmesinden başlayarak birbirlerini anlama çabalarını ve bir arada yaşama koşullarını inceliyor. Ona göre İslam ve Hristiyanlık ya da Batı iki kardeş uygarlığı temsil etmektedir ve ayrılıklarından ziyade benzerliklerinden dolayı çatışma içinde olmuşlardır. Lewis, “1400 yıldan daha uzun bir süredir, İslam ve Hristiyanlık, genellikle birbirine rakip zaman zaman da düşman ama her zaman komşu olarak yan yana yaşadılar. … Asya ve Afrika'nın daha eski inanç ve kültürleriyle kıyaslandığında, İslam ve Hristiyanlık ortak bir mirasa sahiptir ve –çoğunlukla ihtilaflı olsa da- ortak bir coğrafyayı paylaşan kardeş dinlerdir. … Bu uzun ve maalesef hiç bitmeyen mücadelede bu iki uygarlık, farklılıklarından daha çok benzerliklerinden dolayı birbirlerinden ayrılmıştır.”
İslam ve Batı, dünü, bugünü ve yarını anlamaya çalışan ve farklı uygarlıkların bir arada yaşayabilmesi konusu üzerinde düşünen herkesin okuması gereken bir başyapıt.