Araştırmacı Yazar Hamza Türkmen'nin “İslami Mücadelenin Yeni Dili” adlı çalışmasının genişletilmiş yeni baskısı yayımladı.
Coğrafyamızda gündemi belirleyen toplumsal ve siyasal değişim süreçleri, mahiyet itibariyle henüz yerel ve küresel cahili sistemlerden bütüncül bir kopuş gerçekleştiremediler. Fakat ortaya konan değişim çabaları kolonyalist ulus devlet yapılarından ve vesayet sistemlerinden ayrışma eğilimini içinde taşımaktadır. Ayrıca fıtri ve vahyi değerlerimize bağlılık temelinde yükselen bu hareketlilik, küresel vesayet sistemini ve diktatörlük rejimlerini aşmak doğrultusunda ciddi bir birikim oluşturmaktadır.
İçtihad alanıyla ilgili İslami uyanış ve çağdaş mücadele sürecinin değişim dilini ve özgünlüğünü kavrayamayanlar, çareyi eski yorumlarına sıkı sıkıya tutunmakta buluyor ve eskiden edindikleri kültürlerini adeta mutlaklaştırıyorlar. Anlaşılmayan, künhüne vakıf olunmayan değişim süreçleri ne yazık ki genellikle karalanıyor. Bu karalamalara bakıldığında tekfircilik yapan Seleficilikten, milileşen dindarlığa ve taassubi Şia'ya kadar uzanan bir çeşitlilikten söz edilebilir.
Bu kitapta Hamza Türkmen, genellikle yöntemsel açıdan Ortadoğu intifadasının nabzını tutmaya çalışıyor. Kürsel vesayet sistemine vahyin şahitliği gözlüğüyle geniş bir perspektiften bakılıyor; İslami düşüncenin dünü, hassaten bugünü ve geleceği üzerine analizler yapılıyor. Müslümanları fıtri özgürlüklerine iletecek, Kur'an ümmetini yeniden ihya edece ve İslami yönetimi modelleştirecek çabaların ancak toplumsal planda alttan gelen bilinçli ve istişare temelli bir dalgayla mümkün olabileceği dile getiriliyor.
Araştırmacı Yazar Hamza Türkmen'nin “İslami Mücadelenin Yeni Dili” adlı çalışmasının genişletilmiş yeni baskısı yayımladı.
Coğrafyamızda gündemi belirleyen toplumsal ve siyasal değişim süreçleri, mahiyet itibariyle henüz yerel ve küresel cahili sistemlerden bütüncül bir kopuş gerçekleştiremediler. Fakat ortaya konan değişim çabaları kolonyalist ulus devlet yapılarından ve vesayet sistemlerinden ayrışma eğilimini içinde taşımaktadır. Ayrıca fıtri ve vahyi değerlerimize bağlılık temelinde yükselen bu hareketlilik, küresel vesayet sistemini ve diktatörlük rejimlerini aşmak doğrultusunda ciddi bir birikim oluşturmaktadır.
İçtihad alanıyla ilgili İslami uyanış ve çağdaş mücadele sürecinin değişim dilini ve özgünlüğünü kavrayamayanlar, çareyi eski yorumlarına sıkı sıkıya tutunmakta buluyor ve eskiden edindikleri kültürlerini adeta mutlaklaştırıyorlar. Anlaşılmayan, künhüne vakıf olunmayan değişim süreçleri ne yazık ki genellikle karalanıyor. Bu karalamalara bakıldığında tekfircilik yapan Seleficilikten, milileşen dindarlığa ve taassubi Şia'ya kadar uzanan bir çeşitlilikten söz edilebilir.
Bu kitapta Hamza Türkmen, genellikle yöntemsel açıdan Ortadoğu intifadasının nabzını tutmaya çalışıyor. Kürsel vesayet sistemine vahyin şahitliği gözlüğüyle geniş bir perspektiften bakılıyor; İslami düşüncenin dünü, hassaten bugünü ve geleceği üzerine analizler yapılıyor. Müslümanları fıtri özgürlüklerine iletecek, Kur'an ümmetini yeniden ihya edece ve İslami yönetimi modelleştirecek çabaların ancak toplumsal planda alttan gelen bilinçli ve istişare temelli bir dalgayla mümkün olabileceği dile getiriliyor.