İslamofobi, bir hastalık: Adındaki ‘fobi'den de anlaşılacağı gibi, belirli bir durumda gereksiz yere kaygıya (anksiyete) kapılmak anlamına geliyor; - daha geniş bir bağlamda, İslamdan korkma!
Bu derin kaygının önce korkuya, sonra ötekileştirmeye, daha sonra da bu ötekileştirmenin düşmanlığa dönüşme süreci, Avrupa İslamofobisinin tarihini oluşturuyor. Bu dönüşümlerin nasıl ve hangi koşullarda gerçekleştiği, Ergun Göknel'in bu kuşatıcı ve kapsamlı incelemesinin konusu.
Göknel'in bu çalışmasından anlaşılacağı gibi, başlangıçta bu kaygının, genel anlamda bir ‘yabancı korkusu'ndan (ksenofobi'den), özelde İslam korkusu'na (İslamofobi'ye) geçişi, Avrupa Hıristiyanlığının, İslamın savaşçı, hatta istilacı, barbar bir din olduğuna ilişkin önyargısından kaynaklanır. Hıristiyanların her koşulda bu önyargılarını doğrulayıp daha da pekiştirecek durumlar aramaları veya icad etmeleri, İslamofobi'nin nasıl yanlış bir ideolojik zeminde yerleştiğinin göstergesidir: Ergun Göknel, bu kitapta, deyiş yerindeyse, bir ikonoklast gibi, Avrupa zihninde inşa edilen İslamofobi putlarını birer birer kırıyor, yerle bir ediyor.
Bu ikonoklazm, hiç de kolay bir iş değildir. Ergun Göknel, benim de yakından tanık olduğum entelektüel bir donanımla, bu önyargının ideolojik ikonlarının boşluğunu, asılsızlığını, dayanaksızlığını gözler önüne seriyor.
İslamofobi'yi inceleyen üç kitaplık bir dizinin birincisi olan bu kitap, sadece İslam düşmanlığının temellerini çürütmekle kalmıyor, aynı zamanda Müslümanların da Avrupa karşısındaki güven duygularını da arttırıyor, tahkim ediyor.
- Hilmi Yavuz
İslamofobi, bir hastalık: Adındaki ‘fobi'den de anlaşılacağı gibi, belirli bir durumda gereksiz yere kaygıya (anksiyete) kapılmak anlamına geliyor; - daha geniş bir bağlamda, İslamdan korkma!
Bu derin kaygının önce korkuya, sonra ötekileştirmeye, daha sonra da bu ötekileştirmenin düşmanlığa dönüşme süreci, Avrupa İslamofobisinin tarihini oluşturuyor. Bu dönüşümlerin nasıl ve hangi koşullarda gerçekleştiği, Ergun Göknel'in bu kuşatıcı ve kapsamlı incelemesinin konusu.
Göknel'in bu çalışmasından anlaşılacağı gibi, başlangıçta bu kaygının, genel anlamda bir ‘yabancı korkusu'ndan (ksenofobi'den), özelde İslam korkusu'na (İslamofobi'ye) geçişi, Avrupa Hıristiyanlığının, İslamın savaşçı, hatta istilacı, barbar bir din olduğuna ilişkin önyargısından kaynaklanır. Hıristiyanların her koşulda bu önyargılarını doğrulayıp daha da pekiştirecek durumlar aramaları veya icad etmeleri, İslamofobi'nin nasıl yanlış bir ideolojik zeminde yerleştiğinin göstergesidir: Ergun Göknel, bu kitapta, deyiş yerindeyse, bir ikonoklast gibi, Avrupa zihninde inşa edilen İslamofobi putlarını birer birer kırıyor, yerle bir ediyor.
Bu ikonoklazm, hiç de kolay bir iş değildir. Ergun Göknel, benim de yakından tanık olduğum entelektüel bir donanımla, bu önyargının ideolojik ikonlarının boşluğunu, asılsızlığını, dayanaksızlığını gözler önüne seriyor.
İslamofobi'yi inceleyen üç kitaplık bir dizinin birincisi olan bu kitap, sadece İslam düşmanlığının temellerini çürütmekle kalmıyor, aynı zamanda Müslümanların da Avrupa karşısındaki güven duygularını da arttırıyor, tahkim ediyor.
- Hilmi Yavuz